Kategori Dışı

Söyle yalanı, bulunur inananı

Çekilin ikisini de ben atacağım… Yoksa topumu alır giderim

Söyle yalanı, bulunur inananı

Alman, Fransız, İngiliz ve Temel bir toplantıda bir araya gelmişler. Alman, Fransız ve İngiliz bilimsel alanda yaptıklarını anlatmışlar. Sıra Temel’e gelince “Bizde yakında güneşe uydu göndereceğiz” demiş
Hep birlikte itiraz etmişler “Öyle şey olmaz güneş çok sıcak nasıl gideceksiniz?”
Temel gülmüş “Akşam serinliğinde” demiş.
İnananlar var

Temel Londra ‘ya uçakla seyahat ederken pilotun sesi duyulmuş “Sayın yolcular, uçağımızdaki dört motordan bir tanesi bozuldu, ama biz 3 motorla rahat iniş yapabiliriz, rahat olun
15 dakika sonra bir anons daha duyulur.
“Sayın yolcular maalesef bir motorumuz daha bozuldu ama iki motorla inişi yapacağız”
Yolcular bir anons daha gelmesinden korkmaktadır.
20 dakika sonra korkulan anons da gelir:
“Sayın yolcularımız iki motordan biri daha bozuldu ama biz en iyisiyiz ve bir motorla inişi size garanti ediyoruz”
Herkes ohh çekip rahatlar.
Temel ise panik içindedir.
“Uyy bu motorda bozulursa havada mı kalacağuz”
İnananlar var

Temel bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir.
Amerikalılar anlatmaya başlar;
“Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 250 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır.
Sıra Temel’e gelir başlar anlatmaya
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 500 metre aşağı indik ama bir şey bulamadık. Demek ki atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.
İnananlar var

xxx

Hesap sorulmayınca yanlış yapmaktan kim korkar?

Papaz, iki metre ilerisindeki zangoç’a sormuş.
”Gizli gizli kutsal şarabı sen mi içiyorsun?”
Zangoç ‘ta ses yok…
Papaz: ”Sana soruyorum be adam! Duymuyor musun?
”Hayır, buradan hiçbir şey duyulmuyor efendim”
“Olacak şey mi? İki adım öteden beni duymuyorsun.”
Zangoç ”İsterseniz yer değiştirelim”
Yer değiştirmişler. Bu kez zangoç seslenmiş
-”Kilise için toplanan bağışları kim zimmetine geçiriyor?”
Papaz kendi kendine söylenmiş.
– ”Hakikaten, buradan hiç bir şey duyulmuyor.”

Beceriksizliğin ve başarısızlığın mutlaka bir suçlusu vardır.

Büyük bir şirketin üst düzey yöneticilerinden biri, şehrin üzerinde balonla dolaşmaya çıkar. Aksilik bu ya, pusulasını aşağıya düşürür ve kaybolur. İnmek için uygun bir yer ararken gökdelenin tepesinde sigara içen bir adam görür ve alçalır.
“Pardon. Ben neredeyim acaba?” diye sorar.
“Yerden 500 feet yükseklikte bir balonun içindesin” der adam.
Yönetici sinirlenir:
“Sen mühendissin değil mi?” diye sorar.
“Evet, ama nasıl bildin?”
“Çünkü başım belada ve sana bir soru soruyorum. Verdiğin cevap 100% doğru fakat hiç bir işime yaramıyor.”
“Sen de yöneticisin değil mi?” diye sorar adam.
“Evet, sen nereden bildin?”
Adam “Çünkü yerden 500 feet yükseklikte bir balonun içindesin ve kaybolmuşsun. Pusulan yok, berbat durumdasın. Fakat bu benim suçum oldu”

xxx

Cehalet birçok ülke ve lider tarafından yönetim için kullanılmaktadır.
Zira cehalet sorgulamaz itaat eder. Hamasi ve dini söylemlerle yönlendirilmesi çok kolaydır.

Önce cahil bir toplum yaratırsınız. Dini hassasiyetleri de kullanarak sermayesini oluşturur, başarısızlık halinde ise başkalarını suçlarsınız olur biter.

Çocukken mahalle aralarında top oynardık. Sadece bizden biraz büyük birinin topu vardı. Oyunun kurallarını daima O belirlerdi. İstediği golü sayar, istemediğini saymazdı.
Penaltı, korner, taç, faul, frikik v.s hep onun istediği gibi karara bağlanırdı.
Bir defasında çift vuruş olmuştu.
Topun sahibi çocuk hemen atıldı.
“Çekilin ikisini de ben atacağım”
Hepimiz maçı bırakıp kenara çekildik. Daha sonra aramızda para toplayıp top aldık.
Kuralına uygun maçlar yapmaya başladık.
İnşallah yine öyle olacak

Loading

Dursun Arık
Paylaş :

Comment here