Kategori Dışı

Erkekler ağlamaz

Erkekler ağlamaz

Merhaba…

Türkiye yeni yıla ekonomik krizle merhaba dedi. Yeni yıla nasıl girerseniz öyle geçer derler. O şekilde olmamasını ümit ediyoruz. Bu sayıdaki makalemi de ekonomik kriz üzerine yazmak istedim. Krizden herkesin az ya da çok etkilendiği aşikar. Kriz kimileri için kabus olurken kimileri için fırsat olabiliyor. Durum kimin olayın ne açısında durduğuna bağlı. Kısacası:

Türkiye’de K(e)riz Var!

‘REDBULL kanatlandırır’ reklamı geliyor akıllara. Biri her şeyin fiyat etiketinin üzerine Redbull dökmüş. Fiyatlar uçmuş. Ekmek arası yaptığınızda içerisine koyduğunuz domates ekmeği ve peyniri ıslatır hoş bir tad verir ya hani… İşte artık ‘aradığınız domatese ulaşılamıyor’.

Sanki biri pazardaki malzemelerin (domatesin, biberin vs) yanına yaklaşıp Şener Şen’in filminin repliğini fısıldamış:

‘göster ama elletme’

Dokunanın elini yakıyor. Her şey artık ateş pahası…

Rahmetli Barış Manço’nun şarkısı yankılanıyor çarşıda pazarda:
-Oysa bütün cesaretimi toplayıp sana gelmiştim/Senin için çarpan şu kalbi gör istemiştim/Tam elini tutmak üzereyken aşkımı itiraf edecekken/Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam

Hadi hep beraber:

Domates biber patlıcan domates biber patlıcan
Bir anda bütün dünyam karardı
Bu sesle sokaklar yankılandı
Domates biber patlıcan

Peki ya sektör bundan nasıl etkilendi? Eğer müşterilerinizin durumu iyi değilse her ne politikayı uygularsanız uygulayın dizlerinize kadar bataklığa batmış durumdasınız. İşveren açısından bu gerçekten çok zor bir durum.

İşletmeyi bir aile olarak düşünün. Patronu da ailenin babası olarak. Ailede zaman zaman maddi ya da manevi sıkıntılar olur. En çok çocuklar etkilenir. Çünkü zayıf ve savunmasızdırlar. Sağa sola yalpalanıp dururlar. Çok anlayışsızdırlar. Ne yoktan anlarlar ne de olmazdan. ‘onu istiyorum anne’. ‘bunu istiyorum baba’ ‘bu niye yok?’. Anneler epey velvelecidirler. Bir şey olduğunda sanki kıyamet kopuyormuşçasına ağlarlar. Peki babalar? Babalar ağlamazlar. Adı üstüne ‘BABA’. İnsan kendini kötü hissettiğinde ağlar, ona buna dert yanar. Az da olsa rahatlar. Ama baba öyle mi? Daima güçlü olmak zorundadır. Karşılaştığı her türlü zorlukta dik durmalı, ailesine destek olmalıdır. Dişlerini bazen öyle bir sıkar ki, ağzını açıp baksanız bazı dişlerini yerinde göremezsiniz. Bir evde baba ağlıyorsa oyun bitmiş perde çoktan kapanmış demektir.

Baba gücünü ailesinden alır. Suçlanmak değil sevilmek ister. Çünkü ailesinin iyiliği için tüm yüreğini ortaya koyar. Zengin ailenin çocukları daha iyi koşullarda yaşarken, fakir ailenin çocukları daha kötü koşullarda yaşarlar. Biz çocukların yaptığı en büyük hata babalarımızı anlayamamız.  ‘onu istiyorum, bunu istiyorum’ demenin öncesinde, onu bize alacak kişiye destek olmamız gerektiğini unutmamız.

Şu anda kriz Türkiye’yi yerle bir etmiş durumda. Ve biz çocuklar babalarımıza destek olup tam bir aile olmalıyız…Biz kenetlenmedikçe, babalar kendini güçsüz hissedip ağladıkça, ailenin çöküşü kaçınılmaz olacaktır. Toplum ailelerden oluşur. Ailenin çöküşü toplumun çöküşüdür.

Bazı babalar, fıtratından uzaklaşıp aileyi velveleye verebilir. Hemen pes edebilir.

Sektöre dönelim. Hizmet veriyor ama karşılığında ödeme alamıyorsunuz. Çoğu zaman maliyetten ötürü kaliteden ödün verip düşük maliyetli malzeme ve işleme yönelebiliyorsunuz. Ya da işçinin maaşlarını zamanında veremiyorsunuz. Sonucunda ahlanıp vahlanıp kendinizi bir uçurumun eşiğinde hissediyorsunuz.

Ve sen işveren… Çalışanlarına bir baba ol. Eğme başını, dik tut. Çocukların seni seviyor. Hem unutma…ERKEKLER AĞLAMAZ.

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…Sevgi ile kalın…

Loading

Büşra Gülşah Güncü
Latest posts by Büşra Gülşah Güncü (see all)
Paylaş :

Comment here