Kategori Dışı

Vatanseverlik ve Liyakat

Bugüne kadar başta yemek sektörü olmak üzere, toplum, ülke, mevzuat, siyaset, idare, ekonomi, eğitim vb. konularda yazılar kaleme aldık. Yazılarımızda liyakat ve yeterliliklere özellikle vurgu yapıp, sorunları tespit edip, kendimizce çözüm yollarını ortaya koymaya çalıştık.

Dünya sürekli değişiyor. İyilikler, güzelliklerin yanında kötülükler de artıyor. Artık dünyanın öbür yüzündekilerin gözü, dünyanın beriki yüzündekilerin ekmeğinde… Türkiye ’de 10 birime üretilen bir mal, Çin’den bilmem kaç bin kilometre yol kat edip, 5 birime kapımıza teslim ediliyorsa, hiç birimizin işinin bir garantisi yok.

Hâl böyleyken ve biz de Türkiye olarak bunun bir parçası ve neredeyse dünyadaki tüm olayların başlangıç noktası olan ve dünyanın en kanlı coğrafyasının yanı başındayken, günü kurtarmak gibi bir lüksümüz olamayacağı gibi, şu anki bulunduğumuz seviye ve durum da birçoğumuzu mutlu etmiyor. Hatta şahit olduğumuz çok basit hatalar ve kuralsızlıklar ciddi anlamda canımızı acıtıyor.

Bu yazıyı yazarken İstanbul’da yenilenen Belediye Başkanlığı Seçimleri yapılıyor. Eğer ülke gündeminde önemli bir değişiklik olmazsa, 4 yıl daha seçim yapılmayacak. Kim kazanırsa, hayırlı uğurlu olsun. Ancak artık biz kısır seçim-siyaset tartışmalarını bir tarafa bırakıp, yol almamız gerekiyor.

Sağcı-solcu, dinci-seküler-dinsiz, doğulu-batılı, mezhep-meşrep, Türk-Kürt, köylü-kentli tartışmalarının her seferinde bizi nasıl duvara toslattığını ve her seferinde ülkemizi her açıdan onlarca yıl geride bıraktığını acıyla tecrübe ettik. Tabi ki geleneklerimiz, inanışlarımız, dilimiz, yemeklerimiz, türkülerimiz kesişme noktalarımızdır, ancak hepimizin ortak noktası dedelerimizin kanlarıyla sınırları çizilen ve bu zamana kadar muhafaza edebildiğimiz vatanımızdır.

Reçete bellidir: Bilgi, bilim ve hukukun ışığında, sürekli ve çok çalışmamız, yeterlilikleri ve liyakati esas almamız gerekiyor. Ama tüm bunları yaparken öncelik -ben değil, biz- öncelik vatan ve vatanseverlik olmalıdır. Dünyadaki ilk kanunları yapan Eski Roma’da en büyük suçlardan bir tanesi onursuzluk ve cezası da toplumdan dışlanmaktı. Bu düşünce yapısı Magna Carta, Rönesans, Sanayi Devrimi, Fransız İhtilali ve Dünya Savaşları gibi filtrelerden geçerek bugünkü düzeyine erişti. O yüzden bizim de tekrar Roma’yı keşfetmemize gerek yok.

Eğitimde, sağlıkta, güvenlikte, adalette, ekonomide, idarede yapmamız gerekenleri çok defa buralarda yazdık. Bizim yeni bir hikayeye ihtiyacımız var. O da vatanseverlik ve liyakat, liyakat, liyakat…

Şunu sorabilirsiniz; “hep liyakat, liyakat diyorsun, nedir bu liyakat?”. Liyakat; ilgili olunan konuda eğitim, bilgi ve beceri sahibi olmak, konuyla ilgili meslek ahlâkı-etiğini bilmek ve uygulamak, hepsinden önemlisi de çalışkanlıktır.

Memleketimizde hep liyakat sahibi esnaf, memur, öğretmen, polis, kaymakam, belediye başkanı, yöneticiler olsaydı; eğitim, ekonomi, sağlık, adalet, güvenlik, ticaret bu halde olur muydu, kaldırımlar işgal altında kalır mıydı, trafik keşmekeş içinde kalır mıydı, gelişmiş dünya bizi tahakkümü altına almayı göze alabilir miydi?

Bizim yeni hikâyemiz Vatanseverlik olmalı ve liyakati esas almalıyız.

 

Loading

Engin Güner
Latest posts by Engin Güner (see all)
Paylaş :

Comment here