Gezi

Bali Adası – Endonezya  1

Banyuwangi’nin Ketapang Limanı’ndan kalkan gemilerle kısa keyifli bir yolculuktan sonra egzotik ülke Endonezya’nın Bali Adası’na ulaştık. Artık hayallerimizin adası Bali’deydik!

Maymunlar

Aracımız çoktan gelmişti. 135 km. sonra adanın güneyindeki turistik Sanur şehrine ulaştık. Yolda rastladığımız maymunlar, aile hatta sülale boyu sıralanmış yolculardan bir şeyler bekliyorlardı. Geçen her araç mutlaka onlara yiyecek atıyordu. Ayrıca Java’da göremediğimiz köpekler, Bali’de fink atıyordu. Kıssadan hisse: bence Hindular köpek yemiyor, Java’daki Müslümanlar köpekleri mekruh sayıyordu!

Dalış

Bali, Endonezya’nın küçük adalarından biri. Fakat en turistik olanı. Egzotik güzelliğinin bir parçası olan zarif tapınaklar, halkının %99’unun Hindu olmasından kaynaklanıyor. Bu adayı sadece balayı adası olarak değerlendirmek çok yanlış oluyor. Çünkü M.Ö.3.000’lerde başlayan adadaki yaşam, yoğun bir Hindu kültürü taşıyor. Köklü geleneklerine bağlı olan halk, böylece turistlerimistik bir yolculuğa çıkartıyor.

Bizimse Bali’ye gitmemizin en önemli nedeni dalıştı. Efe Hocam, ekiple birlikte 3 günde 6 dalış yapacaktı.Biz de programımızı buna göre hazırlamıştık.Heyecanla bu 3 günü bekliyorduk. Dalıştan bir gün evvel bütün grup buluşup dalış malzemelerimizi organize ettik.

Ertesi gün büyük gündü. Dalış yapacağımız yere götürecek olan servislerden biriyle yola çıktık. Bali’nin genelinde ciddi trafik sıkıntısı var. Yollar tek şerit, asfalt bozuk. Motosikletlerden hiç bahsetmiyorum, onlar felaket. İşte arabasını motosiklet gibi kullanan bir kadın sürücü önümüze fırladı ve olanlar oldu. Bizim minibüs küçük araca çarptı. Yol tıkandı, polis geldi. Bali’li kadın sürücü ve İngiliz kocası “Sen bizim kim olduğumuzu biliyor musun?” gibilerden zavallı şoförümüzü hırpalamaya başladı. Allahtan adamcağız şirkete haber vermiş onlar geldiler de ellerinden kurtuldu. Biz de farklı bir araçla dalış yapacağımız Padang Bai’ye doğru yola devam ettik.

Padang Bai çok güzel bir balıkçı köyü, limanından da Gili ve Lombak adalarına düzenli feribotlar kalkıyor. Buradaki dalış noktalarının güzelliğinden dolayı sahilde ve köyün içinde pek çok dalış okulu var. Turistlerin uygun yerlerde dalmalarını sağlıyorlar. Bizde ilk gün 2 dalışımızı bu güzel koydan hareket ederek yaptık. Dalışa gittiğimiz tekneler, Bali’nin geleneksel balıkçı tekneleriydi. Ve suya komandolar gibi takla atarak girmemiz gerekiyordu. Şimdiye kadar hep platformdan atlamıştık. Büyük bir heyecanla ters takla atarak suya daldık. Hiç de korkunç değildi. Hatta eğlenceli bile oldu. Egzotik balıklar, mercanlarla karşılaştığımız okyanusun altı da rüya gibiydi. Bir tane de yeşil deniz kaplumbağası gördük.

İkinci gün Tulamben Bölgesi’ne gittik. Burada dünyanın en popüler batıklarından biri olarak değerlendirilen USAT Liberty batığına daldık. ABD bandıralı gemi I. ve II. Dünya Savaşlarını görmüş, 1942 yılında bir Japon Denizaltısı tarafından vurulmuş. Hemen batmamış, mürettebatı bu koyda gemiyi karaya oturtarak kargoyu kurtarmış. 1963 yılında patlayan Agung Yanardağı gemiyi açığa sürüklemiş. Şimdi kıyıdan yaklaşık 15 m. uzakta ve 3 m.den 30 m.ye kadar eğimle suyun altında yatıyor. Ancak ilginç olan gemideki yaşam! Sert ve yumuşak mercanlar, süngerler ve çeşitli balıklar yaşıyor. Biyologlar 400 farklı cinsin yaşadığını tespit etmiş! Böyle olunca da burası Bali’nin en ünlü dalış noktası olmuş. Biz de batığa kıyıdan yürüyerek 2 kere daldık. İlkinde geminin etrafını ve dışındaki yaşamı, ikincisindeyse girebildiğimiz kadarıyla enkazın içine girerek buradaki yaşamı gözlemledik. Şansımıza çok fazla akıntı yoktu.Okyanus sakindi. Gerçekten çok sayıda balık, mercan ve okyanus canlısı gördük.

Son gün Nusa Penida Adasında dalış yapılacak,mantaları diğer adıyla deniz şeytanlarını yani dev vatozları görecektik. Fakat gelen haber kötüydü. “Dalga boyu çok yüksekmiş.” Dalış mecburen bir sonraki güne ertelendi. Fakat bizim programımız ertelenemezdi. Mecburen son dalışı iptal ettik. Daha sonra gideceğimiz Nusa Penida’da şnorkelle mantaları görmeye karar verdik. Böylece dalış maceramız bitti ve Bali’yi gezmeye başladık.

Günlük rotalarımızı önceden belirlemiş, yollar çok bozuk olduğu için de şoförlü araç kiralamıştık. Ada içindeki bütün yolculuğumuzu kiralık araçlarla gerçekleştirdik. Adada kaldığımız ilk yer olan Sanur, küçük fakat popüler bir tatil kasabasıydı.Önce Sanur’un etrafındaki önemli yerleri gezdik.

GoaLowah

Bali’de görebileceğiniz en ilginç tapınaklardan biri olan GoaLowah, yani “Yarasa Mağarası”nın girişi satıcılarla kuşatılmış durumda. Eğer bu yoldan geçiyorsanız zaten ilginizi çekecektir. Bilet alıp içeri girerken kadın, erkek demeden mutlaka giysinizin üzerine etek gibi sarong sarıyorlar. Aksi takdirde içeri almıyorlar.

Bali genelinde ibadet, açık alanda yapılıyor. Herhalde hava sıcak olduğu için. Bütün tanrı ve diğer heykeller bahçede duruyor. Yarasaların olduğu küçük mağaranın girişi en kutsal alan olunca burada ibadet yapılıyor. Gittiğimizde bir tören vardı ve töreni yöneten rahip ayrı bir yerde hem dua edip hem de gong çalıyordu. Bütün bunlardan yarasalar hiç rahatsız olmuyor kendi dünyalarında yaşıyorlardı. Hayvanlar o kadar alçaktaydılar ki elimizi uzatsak tutabilecek gibiydik.

Uluwatu Tapınağı

Okyanus kıyısında bulunan dünyaca ünlü Uluwatu Tapınağının, yapılan araştırmalara göre 1.000 yaşında olduğu tahmin ediliyor. Sarp bir uçurumun tepesindeki tapınağın karşıdan görkemli bir görüntüsü var. Geniş bir alana yayılmış. Kutsal alana ibadet edenler dışında kimseyi içeri almıyorlar.

Etrafıysa maymunlarla çevrili. O kadar çok maymun var ki insan ne yapacağını şaşırıyor. Şapka, gözlük, çanta ne varsa çalıyorlar. Hele ki çantanızda veya elinizde yiyecek varsa çok tehlikeli oluyorlar. Çevrede bulunan görevliler çalınan eşyaları kurtarmak için maymunlara yiyecek atıyor yada uzak tutmak için sapanla korkutuyorlar.

Keçak Dansı

Uluwatu’ya gelmemizin bir diğer nedeniyse gün batımında düzenlenen Keçak dansıydı. Keçak dansı; tamamen erkek korosu tarafından hiçbir çalgı aleti kullanılmadan, insan sesiyle yapılan müzik eşliğindeki bir dans. Aslında Bali ritüeli. 1930’lu yıllarda Batılı turistlere yönelik şov haline getirilmiş. Ramayana Destanı’nın bir kısmı konu olarak seçilmiş.İyiyle kötünün savaşını anlatan mitolojik hikâyede Prens Rama’nın, kardeşi Lakshmana ve Maymun Kral Hanuman’la birlikte,kötü şeytan Ravana’nın kaçırdığı karısı Sita’yı kurtarması anlatılıyor.

Böyle anlatılınca çok yavan kalıyor. Ancak rahip eşliğinde başlayan gösteri oldukça teatral. Anfi tiyatronun karşısında okyanusta batan güneşin muhteşem ışıkları. Yapılan danslar, yakılan ateş ve “çak çak” sesleriyle hipnotize oluyor Hanuman’a hayran kalıyorsunuz.

Semarapura

300 yıl boyunca Bali’ye hükmetmiş Klungkung Hanedanlığının başkenti olmuş. 1908 yılında Hollanda işgaline karşı Kral, 200 adamıyla birlikte Hollanda ordusuna karşı gizli bir saldırı planlamış ancak Hollandalıların kurşunlarıyla vurulunca adamları ve hanedan halkı da topluca intihar etmiş. Bu acı olayın anısına bir anıt dikilmiş ve Klungkung olan şehrin adı “Kutsal Şehir” yani Semanapura olarak değiştirilmiş.

Şehirde küçük kolonyal bir saray, sarayın içinde küçük bir müze ve bahçesinde Bale Kerta Gosa – “Kraliyet Adliye Sarayı” var. Burası Hollanda işgalinde de mahkeme binası olarak kullanılmış. Buraya bizim için bina demek zor. Yerden taş merdivenlerle yükseltilmiş. Duvarlar yok. Direkler üzerine oturtulmuş ahşap bir tavanı var. Tavanındaysa inanılmaz ince işçilikle Endonezya tarihi ve Bali mitolojisinden hikâyeler tasvir edilmiş.

Sayfamızın sonuna geldik. Gelecek sayımızda Bali’yi gezmeye devam edeceğiz. Şimdilik hoşça kalın.

Hayallerinize dokunmanız dileğiyle…

Loading

Paylaş :

Comment here