Benim gibi yaşı ilerlemiş insanların geçmişte yaşadıkları bence bir servet değerindedir. Yaşananlar onun zenginliğidir ve artık onları gün yüzüne çıkartmanın, kullanmanın zamanıdır. Ben de anılarımdan bazılarını size de aktarmanın yararlı olacağını düşündüm. Sizi tebessüm ettirecek, aynı zamanda düşündürecek olan bir kaçını kaleme aldım, Uzun zaman önce yaşadığımız bu olayların bugün artık tekrar yaşanmayacağını kim iddia edebilir?
DEVLET BAKANI SAYIN IŞIN ÇELEBİ’DEN “SAÇMA BİR SORU”
1997-1998 kış döneminde zamanın Devlet Bakanı Işın ÇELEBİ’yi Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği Derneği (BESD-BİR) heyeti olarak ziyaret etmiştik. Ziyaretin amacı doğrultusunda, öncelikle beyaz et sektörünün mevcut durumu ve gelişme hedefleri hakkında bilgi verdikten sonra kanatlı eti ve yumurta ihracatı için “ihracat iadesi” talebimizi Sayın Bakana ilettik. Metalurji Mühendisi olan Sayın ÇELEBİ bizi çok samimi bir havada babacan tavırlarla karşılayıp, dikkatle dinledi. Hazırladığımız dosyayı alıp konuyu değerlendireceğini söyledikten sonra bir an duraksayıp hiç beklemediğimiz bir şekilde sözüne devam etti;
“Sizeçok saçma bir soru soracağı. Siz şimdi suni yumurta üretiyorsunuz değil mi?”
Hepimize şok etkisi yapan bu cümle üzerine kısa bir sessizlikten sonra itirazlarımız yükseldi. “Aman efendim hiç kimse suni yumurta yapamaz bu imkansızdır”
Sayın ÇELEBİ;
“Yahu ne şaşırdınız ben size saçma bir soru soracağım demedim mi?” hatırlatmasından sonra devam ederek “Siz tavuklarınıza suni yem yedirmiyor musunuz? işte bunun sonucu yumurta da suni yumurta olmuyor mu?”açıklamasını yapmıştı.
Evet bu olayın üzerinden 25 seneden fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen hala bu soruyu aklından geçiren çok insan olduğunu düşünüyorum. Fabrikada buğday,arpa,mısır,soya gibi dane yemlerin kırılıp uygun oranlarda karıştırılması ve vitamin-mineralle takviyesiyle üretilen yeme ilk çıktığı zamanlar “Suni yem” dendi.Sonraları bu ismin yaratacağı yanlış imaj düşünülerek“Karma yem” adı kullanılmaya başlanmış ve bu ifade tutmuştur. Aradan uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen hala bazı insanların “suni yem” yakıştırmasını hatırlayıp yanlış sonuçlara ulaştıklarını görmek kimseyi şaşırtmamalı. Dün yaşanmış olan bu yanılgı, bugün de beklenmedik bir anda karşımıza çıkabilir.
CUMHURBAŞKANI SAYIN SÜLEYMAN DEMİREL’DEN YUMURTA FİYATINA BİR YORUM
Sanırım 1999 yılıydı. Uzun çabalardan sonra zamanın Cumhur Başkanı Sayın Süleyman DEMİREL’den randevu alınmış ve BESD-BİR, Yumurta Üreticileri Derneği , YEMBİRDerneği yöneticileri, piliç eti ve yumurta üreticisi birkaç firma sahibi kalabalık bir gurup, belirlenen gün ve saatte Çankaya Cumhurbaşkanlığı salonunda yerlerini almışlardı. Salonda bizi bir sürpriz bekliyordu. İçeride kalabalık bir kamera ve basın muhabirleri grubu vardı. Tavukçuların sorunlarının basına yansımasını istediği için Sayın Cumhurbaşkanının görüşme anında basının da bulunması talimatı verdiğini bilahare kendi ağzından öğrenecektik. Görüşme çok sıcak bir ortamda oldukça olumlu bir havada gerçekleşti. Heyet özellikle o sırada yumurta fiyatlarının düşmesinden kaynaklanan sorunlarını zirveye kadar taşımış olmanın yarattığı memnuniyet ve gülümseyişle Cumhurbaşkanını ortaya alarak gurup fotoğrafı çektirmişti. Tam veda tokalaşması tamamlanmış heyet salon kapısına yönelmişti ki Sayın DEMİREL’in sesi duyuldu;
“Şu anda yumurta fiyatı ne seviyede?”
“Maliyetin altında Sayın Cumhurbaşkanım” yanıtını alan Cumhurbaşkanı Sayın DEMİREL unutulmaz tespitini herkesin kafasına çakarcasına yüksek sesle duyurdu.
“Yumurta fiyatı bu kadar düştüyse o tavuklar sahibini yer”
Rahmetli Süleyman DEMİREL’in anlatmak istediğini, herkesin anlayabileceği basitlikte, dikkat çekici ve akıllarda yer eden biçimde söyleyebilme yeteneğine hep hayranlık duymuşumdur.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI VE İLKOKUL KİTAPLARINA GIDA PİRAMİTİNİ SOKMA ÇALIŞMASI
BESD-BİR de Piliç eti ve yumurta tüketimini artırma amaçlı çalışmalar yapılırken, çocuklarda yumurta ve tavuk eti tüketimine dikkatin çekilmesi, yeni neslin bu gıdaları tüketmeyi alışkanlık haline getirebilmesi için ilkokuldan başlayan bir eğitimin etkili olacağı üzerinde hep durulmuştur. 1990’lı yılların sonuna gelinmesine rağmen ilkokul kitaplarında yumurta ve tavuk etini özendirecek bir metnin olmadığını dikkate alarak Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğünden randevu istedik. Makam, ilgili Daire Başkanlığı ile ön görüşme yapmamızı kabul etti. Belirlenen gün ve saatte Dernek Genel Sekreteri ve Danışmanı olarak iki kişi,İlköğretim Genel Müdürlüğü ilgili Daire Başkanının odasına girdik. Daire Başkanı ve birkaç yetkili bizi gayet resmi bir tavırla karşıladılar. Usulen hoş geldin faslı tamamlanmış ise de Bakanlık yetkililerinin bir türlü anlam veremediğimiz asık suratlı, soğuk tavırları bizi bir hayli rahatsız etmiş konuya girmekte tereddüde düşmemize sebep olmuştu. Yapmaya çalıştığımız esprilerle havayı yumuşatmaya çalışsak da başarılı olamadığımızı görerek tam ümidimizi kesmek üzere idik ki Daire Başkanı sürpriz bir yorumla konuya girdi;
“Herhalde yumurta stoklarınız yine kabardı ve geçmişte olduğu gibi stokta kalanları öğrencilere yedirmek için Bakanlığımıza satmayı teklif edeceksiniz”
Bu yoruma hem şaşırmıştık ama olumsuz tavırların da nedenini öğrenme fırsatı bulmuştuk. Böyle bir stok durumunun olmadığını, bizim ziyaret amacımızın daha başka bir konu olduğunu söyledik. Bu kez şaşırma sırası Bakanlık yetkililerine gelmişti. Tekrar sordular;
“Yani siz şimdi bize yumurta satmak istemiyor musunuz?” Olumsuz cevabımızı duyunca yetkililer hep birlikte birer soluk geçirdiler. Asık yüzler gevşedi, Daire Başkanı konuyla ilgili olumsuzluklarının sebebini açıkladı;
“Geçmiş yıllarda birkaç kez öğrencilere yumurta dağıtımı ile görevlendirildik. Okullarda büyük kargaşa yaşandı. Yumurtaları kaynatmak için düzenekler olmadığından zorlandık, yumurta yenen beslenme saatlerinde sınıflarda kokudan büyük rahatsızlık yaşandı. Çocukların ellerini sabunla yıkayamamaları nedeniyle sağlık açısından olumsuz bir ortam yaratıldı. Öğretmenlerden ve velilerden birçok şikayetler aldık. Siz randevu isteyince de eyvah yine yumurta satmaya geliyorlar diye endişelendik ve üzüldük. Kusurumuza bakmayın” dedi.
Bunun üzerine kitaplara, yumurta ve tavuk etinin beslenmedeki önemli yerini ifade eden, çocukların vücut ve zeka gelişmesinde çok önemli yeri olduğunu vurgulayan bir eğitici bölüm eklenmesini teklif ettik. Yetkililer bu teklife olumlu yaklaştılar ve BESD-BİR den bu konuda taslak bir metin hazırlayarak bakanlığa iletmesini istediler. Bu metni tedrisatla ilgili yetkili kurulların onayını aldıktan sonra kitaplara konulabileceğini ifade ettiler. Dedikleri gibi de oldu. BESD-BİR, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyelerinden o zaman Doç.Dr. olan Sayın Neslişah RAKICIOĞLU ile görüşerek bir metin hazırlattı. İlk defa ilkokul kitaplarına, bitkisel ve hayvansal tüm gıdaları kapsayan ”beslenme piramidi”bu sayede girdi. Böylece insan beslenmesinde gıdaların değerleri bilimsel bir formatta ilkokul kitaplarında yer aldı.
ZAMANIN TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ’DEN OLİGOPOL YAKIŞTIRMASI
2002 yılı sonlarında Prof.Dr. Sami GÜÇLÜ 58.Hükümette Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak görev aldı. BESD-BİR Yönetim Kurulu Üyeleri ve Dernek görevlileri Sayın GÜÇLÜ’ye bir kutlama ziyareti yapmak üzere randevu talebinde bulundu. İktisat profesörü olan Sayın Bakana, kanatlı sektörünü tanıtmak ve fırsat olursa mısır konusunda yaşanan sıkıntıya da değinmek planlanıyordu. Ziyaret sırasında yanında bir yetkili vardı ve Sayın Bakan son derece meşgul görünüyordu. Bu nedenle araya sıkıştırılmış gibi bir hisse kapılmıştık. Bizimle ilgilenmeden önce yanındaki yetkili ile bazı konularda görüşüp onu bir ara beklemeye aldı. Kısa bir hatır sorma ve tebrik etme faslından sonra Sayın GÜÇLÜ Yönetim Kurulu üyelerinin temsil ettikleri firmaları öğrenmek istedi. Arkasında şu soruyu yöneltti;
“Yönetimi oluşturan firmaların toplam piliç eti üretimi Türkiye üretiminin yüzde kaçını oluşturuyor?” Üyeler kısa bir duraksamadan sonra:
“Toplam üretimin yaklaşık %60-65’ini karşılıyoruz”
Bu cevabı bir iktisat profesörü olarak yorumlayan Sayın GÜÇLÜ;
“Sizler zaten OLİGOPOL teşkil etmişsiniz. Kusura bakmayın bizim çok daha öncelikle ele almamız gereken aciliyeti olan konularımız var” demez mi?
Bilindiği üzere OLİGOPOL “3-4 firmanın hakimiyetinde şekillen piyasa” olarak tarif edilebilir. Bu yorum üzerine hepimiz beklenmedik bir yumruk yemiş boksör misali önce kroke duruma girmiş sonra da hep bir ağızdan,
“Böyle bir şey söz konusu olamaz. Biz Yönetimde bir arada olsak da piyasada acımasız bir rekabet içindeyizdir” dediysek de çok meşgul durumda olan Sayın Bakanın kanaatini değiştiremediğimizi de hissetmiştik. Yönetim Kurulu Başkanımız M.Kemal AKMAN;
“Sayın Bakanım, daha az yoğun olduğunuz bir sırada bize zaman ayırırsanız size sektörü ve derneğimiz BESD-BİR’i tanıtan bir sunum yaparak kendimizi ifade etmek isteriz.” Diyerek kendimizi adeta odadan dışarı attık.
Aradan birkaç ay geçtikten sonra mısır konusunda yapılan bir toplantıya BESD-BİR’i davet eden Sayın GÜÇLÜ bizi kapıda karşılayarak tek tek elimizi sıkmış,açılış konuşması sırasında kanatlı eti sektörünün ne büyük yatırımlar yaptığını görüp çok etkilendiğini ifade ederek adeta gönlümüzü almaya çalıştığını bizlere hissettirmişti.
Sevgili okurlarım yukarda anlattıklarım bu gün de aynen cereyan edebilecek basit ama büyük kitlelere doğru ve açık olarak anlatılamamış konulardan oluşmaktadır. Üretim teknolojisinde sağlanan gelişmelere rağmen, değindiğim konularda hatta ilave birçok konuda 25 yılda bir arpa boyu kadar yol gitmediğimizi düşünüyorum. Haksız mıyım?
- Geçmişten ders almak - Ocak 16, 2025
- NEDEN TAVUK ETİ? - Aralık 23, 2024
- GIDA ENDÜSTRİSİ YALANLARI - Kasım 29, 2024
Comment here