TGDF Başkanlar Konseyi İstanbul’da toplandı
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF), 15 Ocak’ta İstanbul’da Başkanlar Kurulu’nda bir araya geldi. TGDF Başkanı Şemsi Kopuz’un açılış konuşması ile başlayan Başkanlar Kurulu’nun ana gündeminde ekonomideki gelişmeler vardı.
Programa davetli konuşmacı olarak katılan Ekonomist Fatih Keresteci “Küresel Gelişmeler Işığında Türkiye ekonomisi ve mali piyasalara yönelik” gelişmeler hakkında önemli bilgiler paylaştı. Konuşmasında dünya ekonomisindeki durgunluğa ve büyümedeki yavaşlamaya değinen Fatih Keresteci reel sektörün 2020 ve sonrasına nasıl hazırlanması gerektiğine dair önerileri de katılımcılarla paylaştı.
TGDF Başkanı Kopuz: Zorlukların gölgesinde bir yıl geçirdik
Toplantının açılış konuşmasında Şemsi Kopuz, “Ne yazık ki savaşların, gerilimlerin ve küresel zorlukların gölgesinde bir yılı daha geride bıraktık… Tarım ve Gıda sektörlerimiz de maalesef bu zorluklardan ve gerilimlerden zaman zaman olumsuz yönde etkilendi.
O nedenle bu yılki toplantımıza Sayın Fatih Keresteci’yi davet ettik. Kendisi az sonra bizlerle küresel gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisi ve mali piyasalarına yönelik önemli bilgiler paylaşacak” dedi.
Kopuz sözlerini şöyle sürdürdü
“2019 yılı TGDF çatısı altında yine bir çok sorunla hep beraber mücadele ettiğimiz, tüm güçlüklerine rağmen alnımızın akıyla çıkmayı başardığımız bir yıl oldu… Çalışmalarımızın tüm detayları sizlere dağıtılan dosyalarda mevcuttur. Ancak bir iki önemli çalışmanın altını özellikle çizmek istiyorum.
Biliyorsunuz TGDF’nin temellerini hep birlikte gerçekleştirdiğimiz bir Arama Konferansı ile 2006 yılında atmıştık. Ve geçtiğimiz Kasım ayında yine bir araya gelerek gelecek stratejilerimizi hep beraber gözden geçirdik. Arama Konferansında TGDF’den beklentilerin iki temel konuda yoğunlaştığını gördük.
“TGDF Akademi hayata geçti”
Bunların ilki TGDF’nin daha fazla eğitim çalışmalarına öncülük etmesiydi ki; bu sayede TGDF Akademi’yi kurmuş bulunuyoruz. Amacımız nitelikli iş gücüne katkı sağlamak ve daha verimli daha mutlu bir insan kaynağı için işletmelerimize destek olmak.
Bir diğer önemli görev de “Bilgi Kirliliği ile Mücadele” konusuydu.. Bu konuda neler yapabiliriz diye Yönetim Kurulu üyelerimiz inisiyatif aldı ve konuyu Sanayi İrtibat Kurulu gündemine taşıdı. Bu konudaki detayları Sinan Şahin arkadaşımız birazdan sizlerle paylaşacak.
“3. Gıda ve Beslenme Bienali milat olmalı”
Bu noktada özellikle akademisyenlerin bir araya gelerek kurdukları TGDF Başkanlar ile istişarelerde bulunma fırsatımız da oldu. TGDF’nin bilgi kirliliği ile mücadele çabalarında toplumla sektör arasındaki iletişime yardımcı olabileceklerini gördük. O nedenle Mart ayında yapılacak Gıda, Beslenme ve Sağlık Bienali’ni hep birlikte bu çalışmaların başlaması için bir milat olarak kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Öte yandan TGDF olarak önemli bir start-up projesi olan Agrimetre Tarım ve Gıda Veri Merkezi’nin çıktılarından ciddi manada yararlanmaya başladık. O da Dijital Veri Paneli’nin TGDF web sitesi üzerinden anlık olarak tüm paydaşların kullanımına sunulması oldu.
“Çevre Bakanlığı ile protokol imzalandı”
Malum küresel arenada en çok tartışılan konuların başında sürdürülebilirlik geliyor. TGDF olarak Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü ile imzaladığımız protokol sektör açısından bir milat niteliğindedir. Hepimizin bu protokol kapsamında Bakanlıkla kurulan çalışma gruplarında aktif rol alması hedeflere ulaşmamız açısından büyük önem taşımakta.
2019 yılında CNR Gıda Fuarı önemli etkinliklerimizden biriydi. Döngüsel Ekonomi Fuar kapsamında tüm detayları ile ele alındı ki bu konuda destek veren herkese çok teşekkür ediyorum.
“TGDF’nin yeni üyeleri NİSAD ve ABÜDER”
2019 yılı TGDF’ye katılımların devam ettiği bir yıl oldu. Kısa adı NİSAD olan Nişasta Sanayicileri Derneği aramıza katıldı. Ambalajlı Baharat Üreticileri Derneği ABÜDER de Genel Kurulu’nun ardından TGDF’ye katılım için başvurmuş bulunuyor.
Giderek daha büyük ve daha güçlü bir aile olma yolunda emin adımlarla ilerlediğimizi görmek mutluluk verici.”
Fatih Keresteci: Küresel ekonomi yavaşlıyor
Programa davetli konuşmacı olarak katılan Ekonomist Fatih Keresteci küresel ekonomiyi şu sözlerle değerlendirdi:
“Dünya ekonomisi son yıllarda kademeli bir şekilde ivme kaybediyor. 2019 yılı büyümesi %2.9 ile son 10 yılın en düşük seviyesinde gerçekleşti. İmalat sanayiindeki görünüm daha da olumsuz. İmalat sanayi birçok gelişmiş ülkede yılı daralarak geçirdi.
Otoriteler ekonomideki ivme kaybını gidermek adına hemen genişlemeci para politikalarına sarılıyor. Bu araç kısa toparlanma sağlıyor. Ancak uzun vadede anlamlı bir etki olmadı ki hala ultra-gevşek para politikaları uygulanıyor.
Genişlemeci para politikaları büyüme anlamında nihayetinde çok bir işe yaramıyor olsa da finansal piyasalarda eşi görülmemiş bir coşkuya neden oluyor. Öyle ki, genişlemeci para politikalarının uygulanmaya başlandığı 2009 yılı başından bu yana Amerikan borsa endeksi S&P500 %330 reel getiri sundu. Aynı dönemde ABD ekonomisi reel anlamda sadece %50 büyüyebildi.
Dünya ekonomisindeki ivme kaybının asıl nedenlerini; gelir dağılımdaki bozulma, artan korumacılık eğilimi nedeniyle ticaret pastasının küçülmesi, küresel yaşlanma ve kaynakların üretim yerine finansal enstrümanlara aktarılması şeklinde özetleyebiliriz. Bu sorunlara çözüm bulunmadan kalıcı bir ekonomik toparlanma tesis edilmesi zor görünüyor.”
“Türkiye yeniden dengeleniyor”
Keresteci, Türkiye ekonomisinde son dönemde yaşanan süreci de şu sözlerle değerlendirdi:
“Türkiye ekonomisi 2018 yılı yazında maruz kaldığı finansal türbülansın etkilerini yavaş yavaş atlatarak teknik tabirle ‘yeniden dengeleniyor’. Bununla birlikte, Türkiye ekonomisinin eski büyüme günlerine dönebilmesi için yapısal reformlara odaklanması ve güven ortamını yeniden tesis edilmesi gerekiyor.
Türk mali piyasaları son dönemde atılan adımlar ile içe dönük bir hale geldi. Bu ortam kısa vadede volatiliteyi aşağı çekerek sonuç verdi. Ancak, yatırım yapabilmek adına dış finansmana bağlı olan bir ekonomide finansal piyasaları sınırlamak uzun vadede kaynak girişini azaltır ki, bu da büyüme potansiyelini aşağı çeker.
Küresel risk iştahı canlılığını koruduğu müddetçe Türk Lirası stabil bir seyir izleyebilir. Ancak, küresel piyasaların satış baskısına maruz kalması durumunda Türk Lirası’nda da değer kaybı riski artabilir. Faizlerdeki sert düşüş genel ekonomik denge açısından olumlu olsa da TL’nin koruma kalkanını gevşetiyor.
Türkiye ekonomisi kısa vadede dalgalı bir eğilim kaydetse de Türk varlıkların göreceli olarak ucuz olduğuna inanıyoruz. Yatırımcı güveninin yeniden tesis edilmesi ve dolayısıyla da yatırımcı iştahının artması halinde Türk Lirası cinsi varlıklarda ciddi oranda değerlenme yaşanabilir.”
Comment here