Kategori Dışı

“Umutsuzluk haramdır”

“Umutsuzluk haramdır” Hadis-i Şerif

 

Enseyi karartmanın anlamı da, faydası da yok

Koskoca bir yılı geride bıraktık. 2018 acıları, tatlıları, sevinç ve üzüntülerini aldı gitti.

Demeyi hepimiz çok isterdik değil mi?

Öyle olmadı tabi ki…

31 Aralık gecesi eğlence ile uğurladığımız 2018 bir yıl boyunca biriktirdiği ve baş etmekte zorlandığımız sıkıntıların tamamını, 31 Aralık gecesi büyük çoğunluğun eğlenerek karşıladığı 2019’a devretti. Hepimize nanik yapıp tarihteki yerini aldı.

Yine de umutlu olmalıyız.

Enseyi karartmanın anlamı da, faydası da yok

Çünkü “Umutsuzluk haramdır”

İçinizde bu 3 şeyi taşıyorsanız, hayat güzeldir…

Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı.
Bütün köy ahalisi toplandı.
İçlerinden sadece birinde şemsiye vardı.
Bu inançtır.

Babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır.
Yere düşebileceğini akıllarına bile getirmezler.
Çünkü babaları onu tutacaktır.
Bu güvendir.

Yatağımıza girerken yarın uyanıp yaşamaya devam edeceğimize dair teminatımız yoktur.
Yine de ertesi güne dair planlar yaparız.
Bu ümittir.

Ve bu üçü varsa içinizde; hayat gerçekten güzeldir…

 

Bu ülke bizim ve gidecek başka yerimiz yok. Birçoğumuzun da yaptığı işe sımsıkı sarılmaktan başka çaresi yok. 2018 yılının ardından söylenmeyen kimse yok. Herkesin canı fena yandı. Ama çok yakında vatandaşın tepkisini gösterebileceği yerel seçimler var. Siyasiler ortalığa çıkıp yeni vaadlerde bulunacaklar. Bakalım ne kadar insan tepkisinde samimi. Yoksa fıkrada ki gibi bir durumla mı karşılaşacağız?

“Delinin biri tımarhanenin bahçesinde yürürken bakmış
başka bir deli ağacın altında oturmuş kahkahalar atıyor…
Hemen yanına koşup sormuş: “Sen neye gülüyorsun?”
Öbür deli cevap vermiş
“Hiiiç. Ben hep kendi kendime fıkra anlatırım ama bu seferkini duymamıştım” mı diyeceğiz.

Yerel seçimlerden başladık, oradan devam edelim. Yorulanı, metal yorgunu olanı, az çalışanı, hiç çalışmayanı, yan gelip yatanı, kamu malını talan edeni evlerine gönderelim.

Bunu yapabiliriz.

Uçakla nakledilen deliler, o kadar çok gürültü yapıyorlardı ki, sonunda pilot dayanamadı, içeride ne olup bittiğini görmek istedi.
Deliler uçakta hep bir ağızdan bağırıp çağırıyorlardı. Baktı, en başta, bir deli, ötekilere uymamış, akıllı, uslu oturuyordu.
-Sen neden bağırmıyorsun? diye sordu
-Ben bunların öğretmeniyim, Onlar da öğrencilerim. Şimdi teneffüsteler de onun için ses çıkartmıyorum.
Pilot, yerine döndü. Bir süre sonra sesler önce azaldı ardında tamamen kesiliverdi.
Pilot: -Aman çok güzel! diye sevindi. Herhalde kendinin öğretmen olduğunu sanan deli, ötekileri derse almış olsa gerek, diye düşündü.
Ama dakikalar geçiyor, arkadan hiç bir ses seda çıkmıyordu.
Pilot merakla gidip baktı. Uçağın kapısı açık ve içeride öğretmenden başka kimsecikler yok.
Dehşetle sordu : – Öğrencilerin nerede?,
-Dersler bitti. Hepsini evlerine gönderdim!

Yukardaki öğretmen yapmış, bizde yapabiliriz. Sandık eve dönüş için muhteşem bir fırsat değil mi?

Bize yapılanı unutmamız gerekmiyor, tekrarlanmaması için biraz dikkatli olmamız yeter de artar bile…

Doktorlar ameliyat için Temel’i hazırlıyorlar. Bir yandan da maskelerini takıyorlar.
Temel cin gibi
“Boşuna maske takmayın hepinizi tanıyorum” demiş.


Herkesi tanıyoruz değil mi?

Loading

Dursun Arık
Paylaş :

Comment here