Gezi

Bir Yaz Rüyası- Mavi Yolculuk

Kışın hayallerimizi süsleyen yaz ayları hızla geldi ve geçti. Pandemi sebebiyle gezi planlarımızı ertelemek zorunda kalsak da 6 yıldır dostlarımızla yaptığımız Mavi yolculuğumuzu bu sene de gerçekleştirebildik.

Marmaris Bozburun’dan kalkan teknemizle, 2 hafta boyunca o koy senin bu bük benim koy koy gezdik.

Teknemiz Seher Gülü, Kaptanımız Okan, Tayfamız Ali ve Aşçımız Melek Hanımla birlikte çok keyifli bir tatil geçirdik Hava bize muhalefet edip, ara sıra kötüleşse de bunu hiç dert etmedik. Kaptanımız bize sert rüzgârlardan etkilenmeyeceğimiz güvenli koylar buldu.

Karadayken bütün dünya bizim gibi hissediyoruz. O yüzden bazı arkadaşlarım, küçücük bir teknede uzun zaman sıkılmadan nasıl zaman geçirdiğimizi merak ediyor. Ben de sizlere teknede günlerimiz nasıl geçiyor anlatayım istiyorum.

Kamaralarımızdaki yataklarımız çok rahat olduğu halde grubun çoğunluğu güvertede yatmayı tercih ediyor. Yıldızların altında, ay ışığı ve rüzgârın esintisi bize ninni gibi geldiğinden geceleri uyku tulumlarında güvertede uyuyoruz. Sabahları gün doğmadan uyanıyoruz. Her sabah güneşin farklı koylardan doğuşunu mutlulukla seyrediyoruz. İsteyenlerle birlikte güne yogayla başlayıp ardından denize giriyoruz. Kayalık kıyılarda günün erken saatlerinde beslenmeye çıkan balık, ahtapot, kalamar, müren gibi deniz canlılarını şnorkelle tepeden seyretmenin doyumsuz keyfini çıkartırken çoğunlukla kahvaltıya geç kalıyoruz.

Teknede yaptığımız kahvaltıyı anlatmaya kelimeler yetmez. Her kahvaltı sonrası kaptanımız bizi farklı bir bakir koya götürüyor. Kahvelerimizi içtikten sonra yeni geldiğimiz koydaki canlıları gözlemlemek için kendimizi turkuaz sulara bırakıyoruz. Aslan, tekir, gün, asker, kardinal, balon balığı gibi balıkları sıklıkla görüyoruz. Hepsi farklı büyüklükte ve derinlikte olunca her seferinde ilk defa görüyormuş gibi heyecanlanıyoruz.

Saatler sonra tekneye yorgun, üşümüş ve neler gördüğümüzü paylaşmanın heyecanıyla döndüğümüzde Melek Hanım çoktan nefis yemeklerini pişirmiş, Ali’ciğim soframızı hazırlamış oluyor. Of Melek Hanım neler pişirmiyor ki kabak çiçeği dolmasından tutun da zeytinyağlılar, salatalar, tatlılar…. birbirinden lezzetli yemeklerle hem gözümüzü hem midemizi doyuruyor.

Yemek sonrası herkeste bir rehavet olsa da tavla turnuvası beklemez! Kaybedenler hepimize dondurma ısmarlar. Bu artık tekne klasiği oldu. Kaçış yok. Tavlada yenilenler kitap okuyup, sohbet ederken kaptanımız geceyi geçirmek için sakin bir başka koya doğru yol alıyor. Aport da bekleyen balıkçılar durur mu? Onlarda oltalarını suya atıyor. Artık kısmetimize ne çıkarsa! Kaptanımız Kızıl Ada, Dirsekbükü, Çanak ve Cennet Koyu gibi birbirinden güzel koylardan hangisine gideceğimizi hava durumuna göre tercih ediyor.

Öğlen yemeğini sindirmek, 5 çayı için midede yer açmak ve yeni koydaki deniz canlılarıyla tanışmak için tekrar turkuaz sulara atlıyoruz. Derin kanyonların deli mavisinde akya, palamut, barakuda, trompet ve zargana sürüleri görüyoruz. Her ne kadar bu farklı dünyada vakit geçirmeyi sevsek de 5 çayındaki ıslak keki, pişiyi ve un helvası gibi efsane lezzetleri bekletmeye gelmez. Bu arada bir gün de Şakir’in hazırladığı çiğköfte partisi yine tekne gezimizin unutulmaz lezzetleri arasında yer alıyor. Kendimizi kaybetmememiz gerekiyor çünkü akşam yemeği bir başka efsane oluyor. 5 çayından sonra kimi zaman denize atlıyor, kimi zaman kano yapıyor, kimi zaman karaya çıkıp sahilde deniz kabukları topluyor, kimi zaman da kıyıdaki antik kentlere yürüyüş yapıyoruz.

Güneş yavaş yavaş batarken Kaptanımız çoktan mangalın başına geçiyor. Balık, köfte, tavuk, sebze kısmetimizde o gün ne varsa onu pişiriyor. Bu kadar çok yemek yedikten sonra tekne sonrası kilo alınacağını düşünebilirsiniz. Fakat günün yarısından çoğunu suda geçirdiğimiz için harcadığımız efora göre tekneden başa baş ayrılıyoruz. Akşam yemeklerimizin ardından bazen müzik eşliğinde coşuyor, oyunlar oynuyor, bazen de denize atlayıp yakamozları seyrediyoruz. “Gece de mi deniz?” diyeceksiniz ama rüzgar yoksa gece denize girmenin tadı bir başka oluyor. O yüzden rüzgarsız geceleri kollayıp atlıyoruz denize. Romantik takılmak isteyenler içinse güverte sizleri bekliyor. Bu kadar aktiviteden sonra yorgun ama mutlu bir şekilde güvertedeki yataklarımıza yatıyor bin bir kandille aydınlanmış gökyüzünü seyrederken denizin söylediği şarkıyla uykuya dalıyoruz.

Her günümüz böyle mutlu, huzurlu geçiyor ve tatil bittikten sonra ayrılmak çok zor oluyor. Her sene yazın gelmesini, dostlarla Seher Gülü’nde buluşup yeniden koylara demir atmayı, turkuaz sularda yüzmeyi büyük bir heyecanla bekliyoruz.

Siz de bizim gibi denize hayransanız Okan Kaptan’a 05066052242 telefon nr.sından ulaşabilirsiniz.

Bizim için efsane tekne gezilerimizin özeti böyle.

Sizlerin de hayallerinize dokunmanız dileğiyle…. sağlık, mutluluk dolu, bol kazançlı bir yıl dilerim.

 

Loading

Paylaş :

Comment here