Manşet

ÜRET ÇELİK MUTFAK EŞYALARI LTD.ŞTİ. sahibi Ömer VERMEZ

 

 

YEMEKDER Yönetim Kurulu Başkanı Engin Güner ve Başkan Yardımcısı Rouzben GERGERİ ile bu ay ÜRET ÇELİK MUTFAK EŞYALARI LTD.ŞTİ. sahibi Ömer VERMEZ’in, İstanbul İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikasında misafiri olduk.

Ömer Bey, uzun yıllardır başta çay makinaları, set üstü pişirme ve ısıtma cihazları ile endüstriyel mutfakların olmazsa olmazı gastronorm küvetleri üretiyorsunuz. Bunların dışında başka hangi ürünler var?

Sizin de söylediğiniz gibi başta çay, kahve makinaları olmak üzere, gastronorm küvetler, çorba ısıtıcıları, tost makinaları, krep-waffle makinaları, ızgara, fritöz, her tür soğuk ve sıcak benmariler, mantı kazanı, yer ocağı, paslanmaz evye-taşıma kabı-çöp arabası gibi ürünler olmak üzere yaklaşık 25 ayrı ürün grubunda, farklı fonksiyon ve kapasitelerde 300’den fazla ürün imal ediyoruz.

Bu kadar farklı ve çeşitli ürün imal etmek, uzun yıllar ve bilgi birikimi gerektirir. Siz bu sürece nasıl geldiniz?

Mesleğe 1974 yılında, henüz 14 yaşında, 45 lira haftalıkla, Süleymaniye’de, kalıpçı çırağı olarak başladım. Kalıpçılık, metal sanayinin primer (başlangıç) noktasıdır. Metal mamul üretmek için önce kalıba ihtiyaç vardır. O yıllarda Süleymaniye, Türkiye’nin kalıp merkeziydi. Doğru söylemek gerekirse, kalbiydi. Benim ilk ustam kalıbın duayenlerinden ve şu anki Yürük Tencereleri’nin sahibi Sedat Yürük’tür. O yıllarda doğru dürüst kalıpçı yoktu, modern teknolojiler, lazer yoktu. Çok ilkel araç gereçlerle, elemeği-göznuru ile kalıplar yapılırdı. “Tornacıyız-kalıpçıyız” diye övünürdük, halâ daha işimizle övünüyoruz.

Kalıp işinizi kendinize baz olarak kullandınız.

Evet, başlangıçta metal üreticilerine kalıp yaparken, 1981 yılında paslanmaz mutfak eşya üreticilerine kalıp yapmaya başladık. 1988 yılında bir taraftan kalıp üretirken, diğer taraftan da endüstriyel mutfak ekipmanları üretimine girdik. 1996 yılından itibaren elektrikli ürünleri de imal etmeye başladık. 2000 yılından bu yana da, İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki 5.000 m2 kapalı alana sahip fabrikamızda üretim yapıyor, yaptığımız ürünleri % 55’ini 30 ayrı ülkeye ihraç ediyor, geri kalanını iç piyasaya veriyoruz.

İç piyasadaki dağıtım kanalınız ve ürünlerle ilgili verdiğiniz destekler nelerdir?

Türkiye’nin hemen her şehrinde bulunan bayilerimiz ve internet üzerinden satışlarımızı gerçekleştiriyoruz.  Yurt çapında 50 ilde bulunan 68 anlaşmalı teknik servislerimizle, ürünlerimizle ilgili bakım, servis, yedek parça hizmetleri sağlayarak, ürünlerimizin ve müşterilerimizin arkasında duruyoruz.

Böylesine zorlu süreçleri nasıl yönetebiliyorsunuz?

Her şeyden önce işinizi sevmeniz gerekiyor. Ben çıraklıktan beri işimi severek yapıyorum. Ailenizi ve sizden sonraki kuşakları işin içine katamazsanız, işinizin sürekliliğini sağlayamazsınız. Biz, ilk metal eşya üretimine evimizin altında çay kaşığı üreterek, bakalit parça yaparak başladık. Çalıştığım işyerinde mesaim bittikten sonra, evin altında ürünleri yapar, evde ailece paketlerdik. Şimdi iki oğlum fabrikada ve işin içindeler. Gerektiğinde makinanın başına geçip, üretim yapacak kadar işleri biliyorlar. Ayrıca üretimde görev yapan mühendis ve diğer arkadaşlarımızla uzun yıllardan beri, çok uyumlu ve aile gibi çalışıyoruz.

Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Bizim şu anda ürettiğimiz ürünlerden düşük maliyetli olanlar Güney Kore ve Çin’den, diğer katma değerli makine ve elektrikli ürünler de Avrupa’dan geliyordu. Güney Kore katma değerli ürünlere yöneldi, Çin fiyat/kalite bakımından verimli değil, başta Almanya olmak üzere Avrupa yavaş yavaş üretimden çekiliyor. Biz kalite olarak Çin’in üzerinde, Avrupa’da da İtalyanlar’la rekabet edebilecek düzeydeyiz. Kaliteli ve verimli üretim yaptığımız takdirde, sektörün önü açık görünüyor.

Verimli üretimin önünde engel var mı?

En büyük engelimiz yeterli üretim alanına sahip olamayışımız. Biz Süleymaniye’de 25 m2’de üretim yaparken, Bayrampaşa’ya 50 m2’lik imalathanelere geldik. Yetmedi, dükkanları birleştirerek biraz daha büyüdük. İkitelli’de daha büyük alanlara geldik. Onlar da yetmediği için sağı-solu birleştirerek 5.000 m2’ye çıktık. Ancak bu da yetmiyor. Arnavutköy Deliklikaya Sanayi Bölgesi’ndeki 10.000 m2 kapalı alana sahip, yeni fabrikamızın inşaatı devam ediyor. Bittiğinde buraya geçeceğiz. Biz bu zamana kadar tüm yatırımlarımızı özkaynaklarımız ile yapmış olmamıza rağmen,ülkemizdeki sanayi arsalarının maliyetleri hem çok yüksek, hem de tahsis edilen alanların büyüklükleri verimli bir üretim yapmaya izin vermiyor. Sanayi üretiminin uluslararası arası alanda rekabetçi hale gelebilmesi için sanayiciye yeterli büyüklük ve uygun maliyetli sanayi arsası teminin bir devlet politikası olması gerekir.

Verdiğiniz bilgiler ve bizleri misafir ettiğiniz için teşekkür eder, hayırlı işler ve bol kazançlar dileriz.

 

Loading

Paylaş :

Comment here