Yazarlar

Anların Kıymetini Bilmek: Hayatın Gerçek Anlamı

 

Bu yazıyı yazarken bu gerçekliği her ne kadar yukarıda anlattıklarımı bilmeme rağmen, kendimi bir hafta ara ile iki sevdiğim insanın kaybını öğrenerek birinin de son yolculuğuna uğurlamasına katıldıktan sonra bir köşede bu yazıyı yazarken buldum.

Hayat, düşündüğümüzden çok daha kısa. Bir an varız, diğer an yok. Yaşadığımız bu dünyada hiçbir şeyin sonsuz olmadığını bilmemize rağmen, çoğu zaman geleceğin planlarıyla meşgul olurken şimdiki zamanı unuturuz. Oysa ölüm anlık bir gerçekliktir; her an gelebilir ve bir ömür, göz açıp kapayıncaya kadar sona erebilir. Bu kadar kısa bir zaman diliminde, asıl önemli olan, her anın kıymetini bilip, dolu dolu yaşamaktır.

Birçok insan hayatı erteler. “Emekli olunca seyahat ederim,” “Biraz daha para kazanayım, sonra hayallerimi gerçekleştiririm,” derler. Ancak hayat beklemeyi bilmez. Geleceğe dair yaptığımız bu planlar, belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir yarına aittir. Oysa elimizde olan tek şey, bu andır. Yaşadığımız bu an, gerçekten sahip olduğumuz tek şeydir.

Hayatı dolu dolu yaşamak, anın farkında olmakla başlar. Güzel bir kahve yudumlamanın, sevdiklerimizle geçirdiğimiz bir akşamın, bir kadeh şarabın, gözlerimizi yeni bir güne açmanın değerini bilmek gerekir. Bize sunulan her an, aslında küçük bir mucizedir. Ancak çoğu zaman bu küçük mucizeleri fark etmeyiz; ta ki elimizden kayıp gidene kadar…

Ölümün anlık olması, bizlere bir ders niteliğindedir. Sevdiklerimize daha fazla zaman ayırmalı, kin ve nefret yerine sevgi ve hoşgörüyü tercih etmeliyiz. Bir gün her şeyin biteceğini bilmek, hayatta sahip olduğumuz her şeyin kıymetini bilmemize vesile olmalıdır. Yaşamak, sadece nefes alıp vermek değil; anları dolu dolu, farkında olarak geçirmek demektir.

“Ama elbette bu her şeyden elini eteğini çekip amaçsız, hiç bir şey üretmeden yaşamak anlamına gelmiyor sadece ölçüyü kaçırmadan yerli yerinde bazı şeyleri yapmaktan geçiyor.”

Her sabah gözlerimizi açtığımızda, o günün bizim için bir hediye olduğunu unutmamalıyız. Bu dünyada ne kadar kalacağımızı bilmiyoruz. Ancak her anın değerini bilerek, dolu dolu yaşayarak, geride güzel izler bırakabiliriz.

Bu yüzden, hayatı ertelemek yerine, her anın tadını çıkaralım. Gökyüzünü izleyelim, sevdiklerimizle vakit geçirelim, hayallerimizin peşinden gidelim. Çünkü yarın ne olacağını bilmiyoruz. Her an, bize sunulmuş bir fırsat. Ve o fırsatı kaçırmamak, hayatın gerçek anlamını keşfetmektir.

Anı yaşamak, şimdiki zamanın farkında olmak ve o anın içinde tam anlamıyla var olmaktır. Günümüz dünyasında çoğu insan ya geçmişin pişmanlıklarıyla ya da geleceğin endişeleriyle meşgul olduğu için yaşadığı anı kaçırır. Oysa anı yaşamak, zihinsel ve duygusal olarak mevcut olduğumuz her anı tam anlamıyla deneyimlemek ve içselleştirmektir.

Sıralayacaklarımı ne kadar başarabilirsek o kadar anı yaşamış olacağız;

Anı yaşamak, geçmişin üzüntüleri veya geleceğin belirsizlikleri üzerinde düşünmektense, şu anda olanlara odaklanmak demektir.

Anı yaşamak, sadece zihinsel değil, duyusal bir deneyimdir. Çevremizdeki seslere, kokulara, görüntülere ve hatta bedenimizin hissettiklerine dikkat etmek, bizi anda tutar.

Anı yaşamak, o anda olan şeyleri olduğu gibi kabul etmeyi gerektirir. Yaşadığımız deneyimlerin tamamını, olumlu ya da olumsuz, yargılamadan kabullenmek önemlidir.

Anı yaşamanın en önemli parçalarından biri, o anın kıymetini bilmektir. Sahip olduğumuz küçük şeyler için bile şükran duymak, anı daha anlamlı hale getirir.

Çoğu insan, birçok işi aynı anda yaparak gününü geçirir. Bu, zihni sürekli meşgul tutar ve anı yaşamayı zorlaştırır. Anı yaşamanın yollarından biri, çoklu görev yapmayı bırakmak ve o anda tek bir şeye odaklanmaktır.

Anı yaşamak, sadece bireysel bir deneyim değil, başkalarıyla paylaştığın anları da değerli kılmak demektir. Sevdiklerinle birlikteyken telefonu bir kenara bırakıp gerçekten o anın tadını çıkarmak, bir dostun gözlerinin içine bakarak sohbet etmek, sevdiklerinle daha derin ve anlamlı bağlar kurmanı sağlar. İlişkilerdeki bu tür anlar, yaşamın en kıymetli deneyimlerinden biridir.

Bazen anı yaşamak, sadece kendinle baş başa kalmayı gerektirir. Hayatın koşuşturması içinde, durup nefes almak, meditasyon yapmak, yürüyüşe çıkmak veya sadece sessiz bir köşede oturmak, zihni boşaltır ve şimdiki anla bağlantı kurmamızı sağlar. Bu anlar, bizi yeniden dengeler ve yaşamın gerçek temposunu hissetmemize yardımcı olur.

Her anın değerli olduğunu fark etmek, her şeyin geçici olduğunu kabul etmekle mümkündür. Yaşadığımız anlar, ne kadar güzel ya da ne kadar zor olursa olsun, kalıcı değildir. Bu geçicilik, bizi o anın tadını çıkarmaya teşvik eder. Çünkü iyi zamanların geçip gideceğini bilmek, onları daha fazla takdir etmemizi sağlar. Aynı şekilde, kötü anların da gelip geçeceğini bilmek, daha sabırlı ve hoşgörülü olmamıza yardım eder.

Bazen mutluluğu büyük olaylarda ararız; terfi almak, büyük bir başarıya ulaşmak, özel bir günü kutlamak gibi… Ancak gerçek mutluluk, küçük anlarda gizlidir. Sıcacık bir kahve içmek, güneşin batışını izlemek, bir dosttan gelen kısa bir mesaj… Anı yaşamak, bu küçük ama değerli anları fark etmek ve onlardan mutluluk duymaktır.

Anı yaşamak, geleceğe dair kaygıları azaltır. Geleceği kontrol etmek imkansızdır ve ne olacağını bilemeyiz. Ancak şimdiki anı dolu dolu yaşamak, bizi geleceğin belirsizliklerinden uzaklaştırır ve daha huzurlu bir zihin yapısına kavuşturur. Bu, stres ve kaygıdan arınmanın en etkili yollarından biridir.

Sonuç olarak, anı yaşamak; hayatın her anını bilinçli bir şekilde deneyimlemek, kabul etmek ve kıymetini bilmektir. Geçmişin yükünü ve geleceğin kaygısını bir kenara bırakıp, şu anın içinde olmak, yaşamın gerçek anlamını kavramamızı sağlar. Hayatın kısa olduğunu ve her anın bir daha geri gelmeyeceğini bilerek, her günü bir hediye gibi yaşamalı ve o anların tadını çıkarmalıyız.

Hayat kısa, ölüm anlık. Ama yaşadığımız her an, sonsuz bir değere sahip ve kıymetini bilelim.

Bu yazıda çoğu zaman unuttuğumuz, ıskaladığımız hayatın gerçeklerini dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.

Kalın sağlıcakla…

Loading

Soykan ÖZÇELİK
Takip Edin
Paylaş :

Comment here