Gezi

Kırgızistan 1

Kırgızistan 1 Bişkek-Çolpanata

Bozkurt ve Ergenekon Destanlarının geçtiği Tanrı Dağlarını saran kardeş Kırgızistan, köklerimize inmek için bizi çağırıyordu. Bu sese kulak verip düştük yollara!
Türk boylarının en eskilerinden olan Kırgızların, yazılı tarihi M.Ö.ye dayanıyor. Şamanizm’e inanan Kırgızlar, daha sonra Karahanlı Devletiyle birlikte İslamiyet’e geçmişler. 1991 yılında S.S.C.B.’nin dağılması ile bağımsızlıklarını ilan ederek, Orta Asya’nın kalbine Kırgızistan Cumhuriyetini kurmuşlar.

BİŞKEK

Başkent düzenli, temiz, güvenli, yemyeşil parkları, fıskiyeli havuzları ile hem yaşayan halkına hem de turistlere huzur veriyor.

Ala Too Meydanı, şehrin ortasında. Şenliklerin, festivallerin yapıldığı, halkın buluşma noktası. Meydanın karşısında Ulusal Tarih Müzesi var. Restorasyon çalışmaları devam ettiğinden kapalıydı. Önünde ulusal kahramanları Manas’ın heykeli var. Heykelin yanındaki havuzlarda çocuklar eğleniyorlar.

Toktogul Satılganov Filarmoni Binası, ilerde. Önünde yine Manas heykeli var. Gittiğimiz gün “5. Dünya Halk Destanları Festivali” vardı. Bu yıl Kırgızistan’ın en büyük Manascısı Sayakbay Karalayev’in doğumunun 125. yılı anısına atfedilmişti.

Kırgızların milli destanı Manas, dünyanın en uzun destanıdır. Mani dinini yaşayan Karahitaylar ile Müslüman Karahanlılar arasındaki mücadelede Kırgızların durumunu, İslamiyete geçişlerini, Manas’ın ölümünden sonra oğlu Semetey ile torunu Seytek’in başından geçenleri anlatır. Tamamını ezbere okumayı meslek edinen kişilere Manascı denir. Ülkeye gelirken en çok yapmayı istediğim şeylerden biri de Manascılardan destanı dinlemekti. O akşam, ödül alan Manascılardan destanı, katılan diğer ülkelerden de kendi destanlarını dinledik. Erkek Manascılara sözüm yok. Kadın Manascıları çok beğendim. Ayrıca milli danslarını da sergilediler. İnanılmaz güzel bir akşam oldu.

Ruh-Ordo-açık-hava-müzesi-Çolpanata

Gapat Aitiev Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi kaçırılmaması gereken yerlerden. İki katlı müzede Kırgız sanatçıların resim, heykellerinin yanı sıra keçeden yapılan tablolar da takdire şayan. Hemen arkasında Oak Park bulunuyor. Burası tam bir açık hava heykel müzesi. Yaşlı, yüksek ağaçların koyu gölgesinde, yemyeşil çimenleri, heykelleri, havuzuyla huzur merkezi. Müzenin karşısında Devlet Opera ve Balesi yer alıyor. Roma tapınakları tarzındaki üçgen alınlığı, büyük sütunlu girişi, heykelleriyle oldukça gösterişli. İçi de dışı kadar süslü, ihtişamlı. Şanslıydık! Son temsili yakaladık. Sezon kapanışı olduğu için değişik opera ve balelerden bölümleri sergilediler. Madam Butterfly, La Traviata, Romeo ve Jüliet’ten bölümler, Carmen’den Toreador’u izledik. Temsil iki saat aralıksız yapıldı. Bale, Opera sanatçıları sürekli değiştikleri için sıkıntı olmadı. Fakat orkestra elemanları perişan oldular. Tepeden izlediğimiz için orkestra çukurunu rahat gördük. Alkışların dinmesini bile beklemeden çıktılar. Yanımıza bir anne, kız oturdu. Türkçe konuşunca onlar da kendilerini tanıttılar. Rukiye ile kızı Kütahya’dan gelmişler. Aslen babası Rus, annesi Kırgızmış. Evlenince dinini değiştirip, Rukiye adını almış. Şimdi dört çocuk annesi. Çocuklarıyla birlikte annesini ziyarete gelmişler. Telefonumuza aldığımız hatla ilgili çıkan sorunun çözülmesinde çok yardımı dokundu. Teşekkürler Rukiye…..

Kırgızistan-güzeli-arkasında-Zafer-Meydanı-sönmez

Opera’nın arkasında Zafer Meydanı var. İkinci Dünya Savaşından sonra yapılmış. Ortada sönmeyen ateş yanıyor. Arkasında kadın heykeli var. Savaştan dönmeyecek olan eşini, oğlunu bekliyormuş. Üç büyük granit çerçeve göçebe boz üylerini (çadırlarını) temsil ediyormuş. Yeni evlenecek çiftler ömür boyu mutlu olmak için, mutlaka buraya çiçek bırakıyorlarmış. Gelin fotoğrafı çekmek için iki gün kamp kurduk. İlk gün gittiğimizde gelin ile nedimelerinin fotoğraflarını çekiyorlardı! Biz de fırladık fotoğraflarını çektik. Bir tuhaflık vardı. Ortalıkta damat yoktu! Damat nerede, düğün nerede diye öğrenmeye çalışırken gelinlikli kızın adının Azalya Düşen, “2019 Miss Kırgızistan” olduğunu anlattılar. Çok şaşırdık! Haspam yüzümüze bakmadı. Büyük havalarla arabaya binip gitti. “Senin havan kime kızım? 2019’un yarısını çoktan bitirmişsin ne haber?” dedim. Anladı mı? Hiç sanmıyorum. Çünkü: Bişkek’teki halkın %90’ı Rusça konuşuyor. İki günün sonunda beklenen çift maalesef gelmedi. Yılmadık!

Ruh-Ordo-açık-hava-müzesi-Çolpanata.

Düğünler toy hana denilen salonlarda yapılıyormuş. Aradık, bulduk. Yine düğün yoktu! Meğerse sonbaharda yapıyorlarmış. Bu sefer şans kapımızı kırmadı!

Atatürk Parkı biraz şehrin dışında da olsa yemyeşil, büyük bir park. Es geçmeyin!

BİŞKEK’İN PAZARLARI   

Oş pazarı en ünlüsü. Sebze, meyve, kıyafet, bakliyat, et, ekmek, süt ürünleri, kuru gıdalar, hediyelik eşyalar, yatak, yorgan, beşik, sandık, eyer, hırdavat….. aklınıza gelebilecek her şey var. Hepsi bölüm bölüm. Bizdeki gibi karışık değil. Yankesicilik konusunda uyarılar aldık. Çok şükür problemsiz gezdik.

Dordoi pazarı, Orta Asya’nın en büyük pazarıymış.  Atladık dolmuşa 10 km. uzaklıktaki Dordoi pazarına. Pazarın tamamı iç, dış giyim, mayo, gelinlik, ayakkabı, çanta. Deli danalar gibi dolanırken birisi “Abi ne arıyorsunuz? Yardımcı olayım.” dedi. Otantik eşya, kıyafet aradığımızı söyledik. Osman, Manas Üniversitesinde okumuş. Sonra Dordoi  pazarında iki dükkan açıp, Bişkek’te yaşamaya başlamış. Sağ olsun! Üşenmedi koca pazarı bir uçtan bir uca bizimle yürüdü. Sabah gördüğümüz dükkanlara getirdi. Başka yokmuş. İyi ki Osman’a rastladık! Yoksa biz akşama kadar dolanırdık.

Oş pazarını çok beğenince burada daha fazla otantik kıyafet, eşyalar olacağını düşünmüştük. Biraz hayal kırıklığı oldu ama gitmesek bilemezdik.

ÇOLPAN ATA

Çolpan-Ata-açık-hava-petroğlif-müzesinden

Bişkek’e  260 km. uzaklıkta bulunan kasabaya günübirlik minibüslerle gidip, döndük. İlk denememizde saat 8.30’da terminaldeydik. Araçta üç kişi vardı. Bizi görünce çok sevinmişlerdi! Tabi biz konuyu anlayamadık. Saat 9.30’a kadar üç kişi daha geldi. Yedi kişi olduk. Şoförler minibüs dolmadan hareket etmiyormuş! Geç kalacağımızı düşünerek, o günkü programı iptal ettik. Ertesi gün, saat 7.00’de terminaldeydik. Saat 8.00’de araç dolmuş hareket etmiştik. Bu sefer de şehirden çıkamadık. Yarım saat ördek (yolcu) toplama muhabbeti oldu. Sonunda ana yola çıkabildik. Yollar çok güzel asfalt, genişti. Chu nehri boyunca yer yer Kazakistan sınırı yakınından, Issık gölü kıyısına oradan da Çolpan Ata’ya ulaştık. İndiğimiz yer Ruh Ordo Açık Hava Müzesine yakın olduğu için buradan başladık. Ruhsal Merkez anlamına gelen müze Aytmatov’un önderliğinde, Issık göl kıyısında düzenlenmiş. Bütün dinler için mescit tarzı küçük ibadethaneler yapmışlar. Yeşillikler içinde huzurlu bir yer. En büyük müze ücretini buraya ödedik. 400 Som. Dışardan da görebilirsiniz. Aklınızda bulunsun!

Bişkek-Atatürk-Parkından

Asıl merak ettiğim dedelerimizin çizdiği Petrogliflerdi. Kasabadan 7 km. uzaklıktaki Açık Hava Müzesine taksi ile gittik. Çok geniş, taşlı arazide bulunan petroglifler işaretlenmiş. Kaya resimlerinin M.Ö. 2.yy’dan itibaren çizildiği tahmin ediliyormuş. Büyük boynuzlu dağ keçileri, çift hörgüçlü deve, köpek, geyik, avlanan insanlar. Bazı taşlarda tek tek, bazı taşlarda ise birkaçı bir arada çizilmişti. Kimilerini çok net gördük. Orta kısımda dört adet kurganın (mezar) üzerinde balballar vardı. Balballar kimilerince askerlerin mezar taşı, kimilerince ise ölen askerin yaşarken öldürdüğü düşmanlarının taştan heykeli. Bunların askere öbür dünyada hizmet edeceğine inanılıyormuş. O yüzden kurganların üzerinde birden fazla olabiliyor. Dönüşte taksi bulamadığımız için otostop yaptık. Sağ olsunlar bizi merkeze bıraktılar. Buradaki minik müzeyi de ziyaret ettik.

Sıra geldi Issık gölde yüzmeye. Cengiz Aytmatov’un romanlarında anlattığı doğa harikası Issık, dünyanın en büyük dağ gölü olarak biliniyor. 1.600 m. yükseklikte. Etrafı karlı dağlarla çevrili. Kışın donmadığından adı Issık (ılık) göl. Yakınımızda Altın Plaj vardı. Halk plajda güneşleniyor, yüzüyordu. Biz de üstümüzü değiştirip ılık sulara atladık. Suyu hafif tuzlu, sodalı. Başta serin gibiydi, sonra alıştık. Aytmotov’un gölünden çıkmak istemesek de Bişkek’e geri döndük..

Sayfamızın da sonuna geldik. Ata topraklarımızdan selam, sevgilerle…..

 

Loading

Paylaş :

Comment here