Manşet

Yankı Yemek A.Ş

Yankı Yemek A.Ş yaptığı yatırımlarıyla Endüstriyel Yemek sektörüne öncülük ediyor

Endüstriyel Yemek Sektörünün öncü firması Yankı Yemek A.Ş,1991 yılından beri sürekli gelişmeyi ve modern işletmeciliği ön planda tutan bir anlayışla Bursa’da Çalı Sanayi Bölgesi’nde üretim yapıyor. Türk Gıda Kodeksine uygun olarak tasarlanıp inşaa edilen 2500m² kapalı alana sahip tesisinde,günlük 17.000 paxyemek üreten Yankı Yemek A.Ş., taşıma yemek, yerinde üretim, outside organizasyon faaliyetleri müşterilerine hizmet veriyor. 2 yıl önce kardeş şirketi olan Doybox Gıda A.Ş’yi kuran Yankı Yemek A.Ş, Bidaa markasıyla da EDT (Ev Dışı Tüketim)pazarına da iddialı bir giriş yaptı.

ISO9001, ISO 22000, OHSAS18001, TSE (Hizmet Yeterlilik) belgelerine sahip olan Yankı Yemek A.Ş, sahip olduğu uluslararası kalite belgeleri ile hijyenve sanitasyon kurallarına uygun üretim yapıyor. Profesyonel bir kadro tarafından yapılan haşere kontrolleri, üretim yerlerinin üretim öncesi ve sonrasındaki temizlik kontrolleri, modern havalandırma ve su arıtma sistemleri, son sistem pişirme kazanları ile hizmet veren Yankı Yemek A.Ş,“Kritik Noktalarda Kontrol Analizi” sürecini de eksiksiz uyguluyor.

Yankı Yemek A.Ş personeli ise yetkili kuruluşlardan aldığı yıllık eğitimlerin yanı sıra, sürekli görev başı eğitimleri ile destekleniyor ve düzenli olarak sağlık kontrolünden geçiriliyor.

Aynı zamanda BUYSAD (Bursa Yemek Sanayicileri Derneği) Başkanı olan Yankı Yemek A.Ş ve Doybox Gıda A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Dönmez ile Endüstriyel Yemek Sektörünün sorunlarını değerlendirdik.

İşte Coşkun Dönmez’in Endüstriyel Yemek Sektörüne ilişkin değerlendirmeleri.

 1-Toplu Yemek Sektörü 2022 yılını nasıl geçirdi? Pandemi dönemi yaralarını sarabildiniz mi?

2022 yılı Endüstriyel Yemek Sektörü açısından zor başladı. 2021 yılının son çeyreğinde özellikle de Aralık ayında dolarda yaşanan aşırı yükselme nedeniyle 2022 yılına çok endişeli girdik.Pandeminin etkisi ile geçen zor geçen 2021 yılının sonunda oluşan bu kötü havaya ilave olarak Rusya Ukrayna Savaşı’nın baş göstermesi ile endişemiz daha da arttı. Ancak medyanın bu konuda farkındalık yaratması ile müşterilerimiz artan maliyetlerimiz sonucunda yaptığımız fiyat güncellemelerine anlayışla yaklaştılar.Ayrıca pandemi sonrasında sanayinin çarklarının dönmesi ile sektörümüz verimli çalışma fırsatı da buldu. Böylece 2022 yılını zorlanmadan geçirdiğimiz gibi pandeminin yaralarını da sardık. 2022 yılında Yemek fiyatları dengeye oturdu. Özetle 2022 yılında, toplumsal uzlaşı ile masanın başında sorunlarımız çözebildik. Ben burada bizlere anlayışla yaklaşan müşterilerimize de teşekkür etmek istiyorum.

2- 2023 yılını nasıl görüyorsunuz??

Bilindiği gibi 2023 yılı seçim yılıdır. Bizde ekonomiyi belirleyen unsurlardan biri de döviz kurlarıdır. Ekonomi yönetimi iç piyasada fiyat artışlarını önleyebilmek için dövizi baskılamak zorunda kalıyor. Bu kez de ihracatçı firmalar kârsız hale geliyor.Çünkü enerji, işçilik ve lojistikteki fiyat artışlarını önlemek mümkün değil. Eğer dolar kuru bu şekilde sabit kalırsa, ihracatçı firmalar maliyetlerini karşılamakta zorlanacaklar. Bunun sonucu olarak da iç pazarda sıkı para politikası uygulamaya başlayacaklar. Artan maliyetler nedeniyle işçi çıkarma söz konusu olursa, bu bizim sektörümüz için sorun olur. Çünkü bu kez biz verimsiz çalışmak durumunda kalacağız. Ayrıca gıdada artış sürerse geçen yıl olduğu gibi fiyat güncellerken sorun yaşamamız muhtemeldir. Bu yüzden, 2023 yılını sektörümüz açısından pek parlak bir yıl olarak göremiyoruz. Seçimlere kadar mevcut durumumuzu korumak için temkinli adımlar atacağız.

3- Pazarın büyümesi için neler yapılmalı

Endüstriyel Yemek Sektöründe pazarın büyümesi için hizmet ihracatı yapmamız gerekiyor. Bu konuda Türkiye İhracatçı Meclisi (TİM) bünyesinde bir kurul çalışmalara başladı. Bizim bu konuda ekonomi yönetiminden beklentimiz öncelikle yakın coğrafyalarda hizmet ihracatı yapabilmemiz için önümüzün açılmasını bekliyoruz. Nasıl Türkiye’de global firmalar tarafından Endüstriyel Yemek Sektöründe faaliyet gösteren firmalar varsa Türk firmalarının da dünya pazarlarına açılması gerekiyor. Yankı Yemek olarak biz konuda araştırmalarımızı sürdürüyoruz. Tüm meslektaşlarımızın bu konuda adım atmalarında fayda var. Sadece iç pazarda kalarak sektörümüzün geliştirmemiz mümkün değil.

4-Dört çeşit taşıma yemeği baz alırsak yemek fiyatları ne olmalı?

Bugün itibarı ile Çorba, ana yemek, yardımcı yemek, tattı veya salatadan oluşan 4 kap yemek için en düşük fiyat 45-50 lira civarında olması gerekiyor. Buna salat bar, yoğurt, ekmek dâhil değildir. Söz ettiğim fiyatları bugünkü maliyetler göre hesaplıyorum. Ancak 6. Ayda olası işçilik artışları, enerji, akaryakıt ve ambalaj maliyetlerini henüz öngöremiyoruz. Yine kırmız ve beyaz et, süt ve süt ürünlerinde fiyatların ne olacağını bugünden ön göremiyoruz. Tahminimce yıl sonuna doğru fiyatlar artar ve 4 kap yemek fiyatı 80-90 lira bandına oturur.

5- Sizce sektörün en önemli sorunları nelerdir? Çözüm önerileriniz?

Bana göre, ilk temel sorunumuz imaj, ikincisi haksız rekabet, üçüncüsü kalifiye eleman – eğitim, dördüncüsü vade – finans, son olarak ta yatırım pahalılığı – teşvik kapsamında olmamak

  1. İmaj.

Endüstriyel yemek sektörü bir sanayi kolundan daha çok hizmet sektörü gibi görülmektedir. Ancak endüstriyel yemek sektöründe çok ciddi yatırımlar, ciddi altyapı harcamalarımız ve son dönemlerde ciddi yazılım harcamalarımız var. Bu işin içine girdiğiniz zaman restoran ya da lokanta işletmeciliğinden çok faklı olduğunu görüyorsunuz. Dışarıdan iki tencere, bir tava algısı sektörümüze ciddi imaj kaybı yaşatıyor. Bunun nedenlerinden birisi endüstriyel yemek sektörüne hizmet veren firmaların yüzde 60-70’inin lokanta ve restorancılıktan gelmiş olmasıdır. Alaylı meslektaşlarımız lokantacılık kültürünü terk edemediklerinden, algı bir süre daha bu şekilde devam edecek. Endüstriyel yemek sektörüne sanayici vizyonu bakan firmalar zaten işlerini başka boyutlara taşımış durumdalar. Sektörünün ciddi yatırım, bilgi birikimi ve emek istediğini ifade ediyor. Eğitimli ikinci nesiller ile birlikte endüstriyel yemek sektörünün kıymetinin bilineceğine inanıyorum.

  1. Haksız rekabettir.

Türkiye’nin her yeri için söylüyorum; bu işi layıkıyla yapan, hiç yapamayan ya da yapmaya çalışanlar var. Maalesef ki hizmet alan taraf değerlendirmeler veya satın almalarını (istisnalar kaideyi bozmaz) hizmet odaklı olarakyapmayıp, fiyat odaklı yaptığı sürece bu sorunun üstesinden gelemeyeceğiz. Bazen bir köşe başı lokantası çıkıp uluslararası firmaya hizmet verebiliyor. Bu sözüm yanlış anlaşılmasın lütfen. Tabii ki, işini her zaman layıkıyla yapan tüm meslektaşlarımızın yanında olmak bizim gibi STK’ların temel görevidir. Fakat şunu da unutmayalım, endüstriyel yemek sektöründen hizmet alan kurumun ancak gıda zehirlenmesi olduğunda gıda güvenliği aklına geliyor. Hâlbuki bunu baştan düşünüp bu şekilde bir kıyaslama yapılması gerekiyor. Dolayısıyla rekabetin ölçütü aynı olmuyor çoğu kez.

Bu konudaki önerim; Yemek firması yapan müşterilerimizin tesisleşmesini tamamlamış, hijyen ve sanitasyon kurallarına uyan ve bunları akredite kuruluşlarca belgelendirmiş, üretim denetim ve hizmet kadroları güçlü, önce insan ve koşulsuz müşteri memnuniyeti odaklı işletmeleri tercih etmeleridir.

  1. Eğitim ve kalifiye personel sorunu.

Sektörümüzde son zamanlarda Ticaret Sanayi Odaları destekleri ile kurslar ve İş-Kur, Milli Eğitim, Çıraklık Okulları vesilesiyle eğitim ve kurslar düzenlenip okullar açıldı. Baktığınızda sorun çözülmüş gibi görünüyor Ama maalesef ki mezun olan gençlerimizin çoğu turizm otelcilik ve restoran kafeterya işletmelerini tercih ediyor. Bunun temel sebeplerinden birinin televizyon programlarında gördüğümüz şov programları olduğuna inanıyorum. Bu kurumlardan mezun olan birçok genç meslektaşımıza Endüstriyel Yemek Sektörü ağır geliyor. Yakın gelecekte ciddi bir istihdam sorunumuz kapıda. Oysa sektörümüzde sürekli iş var. Biz 7/24 esasıyla 365 gün çalışıyoruz. Kayıt dışı oranımız nerdeyse sıfırlarda.

İnsanların gıda ihtiyacı her daim olacak. Eğitim kurumlarından mezun olan genç meslektaşlarımızın Endüstriyel Yemek Sektörüne yönelmelerinin hayat kalitelerine katkı sağlayacağını ve istihdama süreklilik sağlayacaklarını belirtmemiz gerekiyor. Tabi ki burada çuvaldızı da kendimize batırmamız da gerekiyor. Bizler de işletmeler olarak meslektaşlarımıza çalışma ortamlarını ve sosyal hayatlarını iyileştirecek koşulları sağlamamız gerekiyor.

  1. Yatırımların pahalılığıdır. Yemek İhtisas Sanayi Alanları tesis edilmeli

Gıda sektöründe bütün ürünler paslanmaz olduğu için diğer sanayi sektörlerinde yapılan yatırımın 3 ya da 4 katı bedel harcanıyor. Yatırımlar yüksek maliyetli ama gerekli. Bir sanayii bölgesinden yer almaya kalksanız arsa metrekaresi 300-500 dolar arasında. Ortalama 20.000 pax günlük kapasiteli bir yatırım yapmak isteseniz 3.500 m2 kapalı alana ihtiyacınız olur. Buda en iyi ihtimalle 5.000 m2 arsa demektir. Yani işinizi layıkı ile yapmak için en az 40 milyon lira arsa, en az 30 milyon lira makine teçhizat olmak üzere toplam 70 milyon liralık yatırım gerektiriyor. Endüstriyel Yemek Sektörüne uygun arsa, teşvik verilmiyor. Hiçbir ayrıcalıktan yararlanamıyoruz. Yapacağınız yatırımın tamamını öz sermaye ile karşılamak durumundasınız. Özellikle sanayi şehirlerinde ihtisas sanayi alanları tahsisi edilmesini talep ediyoruz. Toplumun gıda güvenliğini en üst noktalarda tutmak için yeni teknolojileri kullanmak ve uygulamak için yatırım teşvikleri istiyoruz. Endüstriyel Yemek üreten işletmelerin gerek yakın coğrafyalara, gerekse uzak coğrafyalara ihracat yapacak altyapılara sahip olmasını hedeflemeliyiz. Belli sektörleri destekleyerek değil topyekûn bir anlayış ile Cumhuriyetin 100. Yılında 500 Milyar dolar ihracat hedeflerine ulaşabiliriz.

  1. Vadeler.

Vadeler rekabet yoğun sektörlerde maalesef otomatik olarak uzuyor. Hizmet alan bunu fırsat olarak görüyor. Bugün için gıdada 90 günlük vade sürdürülebilir değildir. Ama 120 hatta 150 günü zorlayanlar bile olabiliyor. Öncelikle meslektaşlarımızın ve de hizmet alan müşterilerimizin bunu idrak etmeleri gerekiyor. 30 ya da 60 gün vadeli ve hatta son zamanlarda nakit olarak aldığın ürünü 120 günlük vade ile veremezsiniz. Bunun adına ticaret denmez. Bu öz sermayeyi yediğiniz anlamına geliyor. Özellikle enflasyonist ortamlarda bunların hesabının iyi yapılması gerekiyor. Maalesef birçok firma çalışarak batmıştır. Ne olduğunu anlayamadan bir bakmışınız ki borç batağındasınız. Meslektaşlarımı özellikle vadeler konusunda uyarmak istiyorum. Bugün için sektörümüzü taşıyacak vadeler maksimum 60 gündür.

Toplu Yemek Sektörü 2022 yılı analizi yazı linki ;   https://cateringguidedergisi.com/?p=16238&preview=true

 

 

 

Loading

Paylaş :

Comment here