Karadeniz’in Türkiye sınırlar içinde bu büyüklükte tek adası Giresun Adası’dır. Mitolojide ve tarihi kaynaklarda Aretias olarak geçmektedir. Kıyıdan uzaklığı 1,6 Km ve yüzölçümü 40 dönüm kadardır. Üzerinde tarihi kalıntılar bulunan Giresun Adası’nda Akdeniz defnesi ve yalancı akasya ağaçları baskın olmakla birlikte yüze yakın bitki türü vardır. Karadeniz’de karabatak ve martıların doğal üreme alanı olmanın yanında göçmen kuşların da göç sırasında dinlenme yeri olarak bilinir. Giresun Adası’yla ilgi o kadar çok anlatı var ki tarihsel süreçte biriken bu efsanelerin boyutu Ada’nın kendisinden büyüktür.
Mitolojik kaynakları taramak bir yana yörede yaşayanlarla konuştuğunuzda; geçmişte savaşçı kadınlar olarak bilinen Amazonların yaşadığını, ok atmak için kız çocukların sağ memelerini çocukken dağladıklarını, erkek çocuklarını denize attıklarını, her yıl Mayıs ayında erkeklerle buluşmak için bir gün karaya çıktıklarını ve bölgede yaşayan kadınların da buna engel olmak için Amazonları taşladığını anlatırlar. Bölge’de her 21 Mayıs’ta Ada’nın karşısında yapılan Aksu Şenliği’nde denize taş atma geleneği buradan gelmektedir.
Bir de Rumi takvime göre her yıl Mayıs Yedisi eğlencesi düzenlendiği, kayıklarla adanın etrafının dönüldüğü; bunun her türlü derde iyi geldiği, kızların- delikanlıların kısmetlerinin açıldığı ve çocuğu olmayan çiftlerin çocuk sahibi olacağı inancı yaygındır. Bu inanç doğrultusunda Ada’nın doğu ucunda yer alan çok büyük ve yuvarlak bir kayanın önemi çok büyüktür. Bugün Hamza Taşı olarak bilinen taşın aslında Hamusa Taşı olduğu ve doğurganlığı simgelediği için özellikle bu manada ziyaret edildiği ifade ediliyor. Bu taşın ana tanrıça Kybele ’yi temsil ettiği de kaydediliyor. Ayrıca dini anlam taşıyan bir dikit olduğu görüşü de dillendiriliyor.
Anlatılara göre M.Ö. 2 bin yılından bu yana yaşamın varlık izlerini taşıyan büyülü bir yerleşim yeri Giresun Adası. Meşhur Altın Post Efsanesi’ne konu olmuş, bölgeden gelip geçen her medeniyetin kendince katkı sunduğu doğal ve tarihi özelliği olan gizemli bir alan. Ada’ya çıkıp gezdiğinizde karşılaştığınız kale kalıntıları geçmişte Ada’nın etrafının surlarla çevrili olduğunu düşündürüyor. Bu surların bazıları yıkılmış ancak bir bölümü ayakta.
En belirgin tarihi yapı bir manastır kalıntısı. Kıyıdan da görünen bu manastırın Sinop Başpiskoposu Agıas Fakos adına yaptırıldığı yazıyor tanıtım levhasında. Giresun Müzesi Başkanlığında Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü danışmanlığında yapılan kazılarda Bizans döneminde yapılmış tapınak, bu tapınağın üzerine inşa edilmiş kilise kalıntısı ve şapeller ortaya çıkartılmış. 2011 yılında 72, 2012 yılında 52 tarihi mezar ortaya çıkarılmış ve koruma altına alınmış.
Giresun Ada’sı üzerinde yetişen özel bitkiler ve yine martıların zarar görmemesi için yıllardır ziyarete kapalı tutuldu. Son yıllarda ziyarete açılan Ada’ya Giresun liman içinden kalkan küçük gemilerle ziyaret için gidilip dönülebiliyor. Belli saatlerde kalkan deniz araçlarıyla ulaşım sağlanıyor. Ziyaretçiler tarihi kalıntıları görüp, bir süre yürüyüş yaparak dönüyorlar. Bu gezide kendinizi efsanelerin içinde yaşıyor hissine kapılıyorsunuz. Mitolojik anlatılar o kadar yaygın ve etkili ki bu havayı soluma hissi insanları Giresun Adası’nı ziyaret etmeye zorluyor sanki.
Giresun için Aksu Şenliklerinde içinden geçilen saç ayak sembolüyle ifade edildiği gibi ilin Giresun Kalesi, Gedikkaya ve Giresun Adası’ndan oluşan üçlü saç ayağının önemli ayaklarından birisi olarak değerlendiriliyor Ada. Giresun’dan Trabzon’a karayolu ile yolculuk yapanların Giresun açıklarında dikkatini çeken, Karadeniz’in tek olma özelliğini taşıyan ve bir tarihi süreci efsanelerle harmanlayarak sırtında taşıyan Giresun Ada’sı il için çok önemli bir turizm varlığı olmasının yanında, üzerinde arkeolojik çalışmalar yapılacak zengin bir platform olarak öne çıkıyor. Tarihin ve efsanelerin izi sürmek isteyenlerin buluşma noktası olabilecek tarih ve kültür zenginliğine sahip bölgenin çok önemli bir kara parçası Giresun Adası. Altın Post’un peşine düşen elli kürekle yola çıkan Argo isimli geminin uğradığı böyle bir yeri görmek istemez misiniz? Altın post belki de hâlâ oradadır!
- Karadeniz’in Taze Fasulye Yemekleri - Ekim 7, 2024
- Eski Gümüşhane - Ağustos 27, 2024
- Fındık Yaprağı Sarması - Haziran 27, 2024
Comment here