Yazarlar

GÜVENLİ GIDA, GÜVENLİ YEMEK

Tarım ve Orman Bakanlığı, uzun süredir ara verdiği gıda arzında hile yapan işletmeler ile hilelerin yer aldığı taklit-tağşiş listelerini 2 Ekim 2024 tarihinden itibaren tekrar yayımlamaya başladı.

İlk yayımlanan listelerle birlikte, toplum olarak hepimiz çok şaşırdık ve “vay canına, ürünlere neler katıyorlarmış” dedik. Sonra, Köfteci Yusuf olayıyla tartışmalar ayyuka çıktı. Bakanlığın taklit-tağşiş listesine giren bu kayıt halâ internet sitesinde durmasına rağmen, toplumun kahir ekseriyetinde adı geçen firmanın bile-isteye böyle bir şey yapmayacağına kanaat getirdi ve neredeyse firmanın işleri arttı.

Ekim ve Kasım aylarındaki 38 iş gününü kapsayan dönemde, 21 liste yayımlandı. Başlangıçta medya ve diğer sosyal mecraların da etkisiyle yoğun olarak gündemde kalan gıda hileleri, neredeyse her iki günde bir yayımlanan listelerle, toplumdaki etkisini kaybetmeye başladı.

Peki, tükettiğimiz gıdalar ne kadar güvenli? Gıda güvenliği sadece hileli malzemeyle üretilen gıdalarla mı tehlikeye düşüyor? Tüm hilelerini, listelerdeki gıda işletmecileri mi yapıyor? Hileli üretim yapmayanların, ürünleri güvenli mi?

Baştan peşin-peşin söyleyelim… Gıdaların içeriğinde bulunan bileşenler, mevzuatta belirlenen ya da geleneksel olarak doğru malzeme ve ürünler olsa dahi; tedarik, depolama, hazırlık, üretim, paketleme, dağıtım ve tüketiciye arz işlemlerinin herhangi birinde temizlik, hijyen ve saklama koşulları bakımından doğru işlem uygulanmamışsa, ürünün güvenliğinden söz etmek mümkün değildir.

Ülkemizdeki gıda güvenliğinden sorumlu kurum, Tarım ve Orman Bakanlığı’dır. Bakanlık İl ve İlçe teşkilatları vasıtasıyla, gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemenin tarladan, ahırdan, hammaddeden, sofralarımıza gelene kadar kontrol ve izlenebilirliğini sağlamakla sorumludur.

Gıda, gıda ile temas eden madde ve malzeme ile gıda üretiminde kullanılacak yemin 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu ile bu kanuna istinaden çıkarılan yönetmelik, tebliğ ve genelgelere uygun olarak piyasaya arzı için işletmeleri denetlemektedir. Ülkemizde bugün itibariyle kayıt altında yaklaşık 750 bin gıda ve yem işletmesi bulunmaktadır. Buna karşın, bakanlık
7 bin 800 kontrol görevlisiyle, yılda 1 milyon 300 bin denetim gerçekleştirdiğini bildirmektedir. Bu sayıların ortalaması alındığında, her bir gıda veya yem işletmesinin 7 ayda bir kontrol edildiği gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır.

Bakanlık piyasadaki gıda işletmeleri 7 ayda bir kez dahi olsa, kontrol ediyor ve denetim altında tutuyorsa, neden piyasada bu kadar hileli ürün var?

Kural olarak, bakanlık görevlilerince işletmelerde yapılan denetimlerde; genel ve özel hijyen gereklilikleri, taşıma, ekipman ile ilgili gereklilikler, gıda atığı, su tedariki, personel, gıdalara uygulanabilen hükümler, ambalaj ve paketleme, ısıl işlem, eğitim başlıkları altında soruların yer aldığı bir listenin maddeleri takip edilerek, işletmeler kontrol edilir. Bu kontroller sonucunda, Gıda Resmi Kontrol Raporu hazırlanarak işletmede basit-minör eksikler veya uygulamalar varsa düzeltilmesi için süre verirler, mevzuata aykırılık varsa tespit edilen aykırılık, uygunsa asgari teknik ve hijyen şartların sağlandığı tespiti yapılarak, kontrol görevleri ve işletme yetkilisi tarafından imza altına alınır.

Yukarıda sorduğumuz soruya ilave olarak, bunca mevzuat ve böyle titiz denetimler varken, neden içimize sinecek kadar temiz kafe-lokanta-restoran yok, neden her önümüze gelen yerde yemek yiyemiyoruz, neden bu kadar hileli ürün piyasada?

Yukarıda anlattığımız denetimler, işletmelerde yapılan gözleme dayalı olarak yapılan fiziki kontrolleri kapsamaktadır. Ürün bazlı hileyi, yani taklit-tağşiş ile mikrobiyolojik açıdan ürünlerin güvenli olduğunu tespit etmek mümkün değildir. Bunları tespit edebilmek için ürünlerden numune almak ve laboratuvar ortamında; taklit veya tağşişi tespit edebilmek için kimyasal analiz, mikrobiyel açıdan uygunluğunu/uygunsuzluğunu tespit etmek için de mikrobiyolojik analiz yapmak gerekir.

Bakanlık her yaptığı denetimde ürün numunesi almamaktadır. İşletmecilerin denetimlerde, kontrol görevlilerin gösterdikleri ilgi alakaya, bazen de ağlama-sızlanmlaları karşısında, majör uygunsuzluklara bile göz ardı edilebilmektedir. Yeri gelmişken basit bir örnek verelim. Perakende döner satışı yapan gıda işletmelerinin çoğunluğu dış ortama açık yerlerde döner kesmektedir. Hatta Taksim’deki meşhur döner ve ıslak hamburgerciler herkesçe bilinen en yaygın örnektir.

Kontrol görevlisi sayısındaki eksiklikler, laboratuvarların sayısının yetersizliği, analiz maliyetlerinin yüksekliği hep bir engel gibi ortaya çıkmaktadır. Analizler yapıldığında da, insanlara neler yedirildiği son iki aydır görüyoruz. Nerelere, neler harcayan devletin, halkın sağlıklı gıdaya erişmesi için gerekli personel ve teknik altyapıyı oluşturmalı, denetimlerde büyük-küçük demeden tüm işletmelere aynı mesafede objektif ve adil yaklaşılmasını sağlayan bir sistem geliştirmelidir.

Bu sağlanana kadar, tüketici ne yapacak? Kaderine razı mı olacak? Hayır. İster perakende, isterse endüstriyel gıda, gıda ürünleri ve gıda ile temas eden madde ve malzeme alan kişi ve kuruluşların sağlıklı-güvenilir ürünlere ulaşması için yapması gereken şey; öncelikle aldıkları ürünleri üreten ve dağıtan işletmelerin Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan, ürettiği ürüne uygun faaliyet konusunda gıda kayıt veya onay belgesi almış olduğunu sorgulamaları gerekir.

Bunu nasıl yapacaklar? Perakende ve paketli piyasaya arz edilen ürünlerin üzerindeki etiketlerde bu belge numaralarını kontrol edecekler. Kafe, lokanta, restorana girdiklerinde Gıda Kayıt Belgesi’nin duvarda asılı olup-olmadığını, ya da işletmesine yemek veya diğer gıda maddesi getiren işletmesinin gıda kayıt belgesi olup olmadığını soracaklar ya da ggbs.tarim.gov.tr web adresinden sorgulayacaklar.

İşletmelerine yemek alacakları zaman, teklif veren firmayı mutlaka ziyaret ederek yerinde görecekler ve yemek fabrikası olduklarına dair faaliyet konusu bölümünde “Depo, gıda satış ve diğer perakende faaliyet gösteren işletmeler” yazan işletmeyi tercih edecekler. Faaliyet konusu bölümünde “Toplu tüketim işletmeleri” yazanlar, lokanta statüsünde olup, lokantalar sadece kendi salonlarında hizmet verebilir, taşıma yemek hizmeti veremezler. Hangi ellerin, nerelerde hazırladığı bilinmeyen yiyecekleri internet üzerinden sipariş vermek yerine, tanıdıkları-bildikleri-gördükleri semtlerinin esnafından ürün alacak veya yemek yiyecekler.

Güvenli gıda, güvenli yemek hizmeti sadece devletin kontrolleri ve gıda işletmecilerinin insafına kalırsa; insanlara at da yedirirler, eşek da, domuz da, tavuk taşlığı da… Dana eti yerine tavuk-hindi-baş eti, zeytinyağı yerine diğer tohumların yağını, süt yerine nişastayı, tereyağı yerine margarini… Sağlıklı ürünler yerine içinde bakterilerin, kimyasalların, pestisitlerin cirit attığı zehirleri de…

Dikkat etmeyenlere de, yediriyorlar zaten….

Loading

Engin Güner
Latest posts by Engin Güner (see all)
Paylaş :

Comment here