Kategori Dışı

GDO ’lu ürünler …

GDO ’lu ürünler çok kısa bir sürede ve çok ekonomik olarak tespit edilebilecek

M.ASUTAY: Değerli hocam, öncelikle çalışmalarınız için tebrik ediyoruz. Cihaz hakkında bilgi rica edebilir miyiz?

Prof. Dr. M.ELİTAŞ: Bu cihaz genetiği değiştirilmiş organizmaların tanısı için geliştirildi. Sabancı Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) ortaklığı ile yapılıyor. SUNUM Araştırmacısı Steward Lucas, Yeditepe Üniversitesi’nden Ali Hasan Hoca ve Sabancı’dan benim yönettiğim bir proje. İki bursiyer öğrencimiz çalışmakta. Projenin çıkış noktası bebek mamalarında GDO olup olmadığıydı. Ancak projenin şu anda geldiği aşamada işlenmiş mamadan değil de soya, mısır gibi mamalarda GDO bakabiliyoruz.

M.ASUTAY: Cihazı merak ediyoruz, sanırım ülkemizde bir ilki gerçekleştiriyorsunuz, çalışma prensibi hakkında bilgi verir misiniz?

Prof. Dr. M.ELİTAŞ: Çalışma olarak bu tohumlar eziliyor, ezildikten sonra belli enzimlerden DNA çıkartılıyor. Cihaz, bu enzim reaksiyonlarının oluşabilmesini sağlayan koşulları oluşturuyor. Kaç derece sıcaklıkta olmalı, içinde gen, genetiği geliştirilmiş gen var mı, varsa nasıl reaksiyon oluşturmalı. Genetiği yoksa nasıl olmalı ve sonuçta bize verdiği çıktı renk değişimi, gen varsa mor, yoksa mavi ya da kullandığımız boyaya göre sarı veya pembe oluyor. Bunu kullanan kişi renk değişiminden bu organizmanın, bitkinin, bakterinin ya da başka bir canlının içinde gen var mı, genetiği değişmiş mi anlayabiliyor. Maliyeti olduğunca düşürüp herkesin kullanabileceği kolaylığa getirmeye çalıştık. Amacımız; ev hanımı, anne ya da bir çiftçi veya herhangi bir denetleme kurumunda hızlıca fazla sayıda testin yapılabilmesi.

Bu yayınlanmış bir çalışma, şu an üç tane malzemeye aynı anda bakılabiliyor. Cihaz doğru çalıştı mı, çalışmadı mı onu göstermek amaçlı bir tane kontrolü var ama şu an yayınlama aşamasında olduğumuz çalışmada ise yüzden fazla örneğe aynı anda bakabiliyoruz. Dolayısıyla bu hızlı olarak birden fazla malzemenin taranmasını kullanılabilecek bir cihaz, zaten amaçta bu.

M.ASUTAY: Cihaz çok pahalı mı?

Prof. Dr. M.ELİTAŞ: Maliyetinin oldukça ucuz olmasının nedeni plastik tabanlı üretim yapılması. Son yılların teknolojisi olan üç boyutlu yazıcıların kullanılması. Prototip aşamasında olup, ürün haline getirilmedi. Sadece tarımla ya da besinle ilgili çalışmalar değil, klinik çalışmalar da gündemimizde. Bununla ilgili mikroorganizmaların tanımlanması gerekiyor. Bakterili enfeksiyonlarda, bakterisel hastalıklarda hangi bakterilerin o hastalığa neden olduğu, özellikle sepsis gibi birden fazla bakterinin etki ettiği hastalıkta doğru tedaviyi uygulayabilmek için hangi bakteri olduğunu bilmesi gerekiyor. Buna göre doğru antibiyotik uygulanmalı yoksa antibiyotik direnci gelişmiyor. Bizimde amacımız madem bu kadar örneğe bakabiliyoruz hastalardan alınan örneklerde de bunu yapalım. Bir iki hafta süren bu testler sadece otuz dakika içinde tamamlansın, hangi bakteri olduğu anlaşılıp hastaya da en kısa sürede uygun tedaviye başlansın.

Bunun dışında nadir hastalıklar ile ilgili çalışmalar düşünülüyor. Bununla ilgili başvurular yapıldı. Özellikle Akdeniz anemisi gibi bölgesel faktörlere bağlı olan hastalıkların tanısında bulunan hangi genler bundan sorumlu. Bu cihaz DNA’daki değişimleri tanımlamak ve ayırt etmek için kullanılıyor. Eğer DNA diziliminde bir değişiklik varsa biz bunu referans DNA dizisine bakarak kayıtlı farkından anlayabiliyoruz.

M.ASUTAY: Gıda sektöründe nasıl kullanılacak?

Prof. Dr. M.ELİTAŞ: Gıdaya yönelik çalışmalar aynı reaksiyonları kullanarak ama bu şekilde geliştirilmiş bir cihazda değil de daha çok laboratuvar ortamında virüslerin tanısı özellikle gıdanın bozulmasına neden olan bakterilerin tanımlanmasını dünya çapında kullanılan enzimatik reaksiyon “Loop Mediated Isothermal Interaction, LAMP” dediğimiz DNA’yı çoğaltan bir teknik ile yapılıyor.  Bu teknik ile çok hızlı DNA’yı çoğaltabiliyor ve çoğalan DNA’dan da tanı koyabiliyoruz. Özellikle besinler çürümeden bozulmadan ya da alerjen madde kullanılmadan bunların içinde DNA’dan kaynaklanan besinin olup olmadığının, besini bozacak olan bakterilerin olup olmadığını tanımlamakta kullanılabiliyor. Şu an bizim işlenmiş gıda olarak herhangi bir yaptığımız çalışma yok daha çok tohum üzerinden gidiyoruz ama gelecekte bu tür çalışmalar yapmayı düşünüyoruz.

Son zamanlarda yapılanlar daha çok sindirim sisteminde rahatsızlık veren çalışmalara ya da raf ömrünü uzatma araştırmalarına yönlenmiştir. Yiyeceklerde daha rafa koyulmadan, paketleme yapılmadan önce bir bozulma var mı yok mu, ya da belli ürünlerin depolara kaldırılmadan önce incelenmesi gibi. Çünkü bazı ürünlerin depolama süreleri uzun oluyor. Belli koşullarda 25 derecede, 10 derecede, karanlık ortamda ürün depolara alınmadan çok az miktarda örnekten bakıldığı için bu da bir avantaj oluyor.  Bizim kullandığımız ölçü makro gramlar, mili gramlardan daha az dolayısıyla rast gele yapılan seçimlerde eğer örneklerde bu varsa daha depoya kaldırmadan buna bakılabiliyor.

M.ASUTAY: Ne zaman piyasada görebileceğiz, patent hakları alındı mı?

Prof. Dr. M.ELİTAŞ: Bu ürün şu an prototip aşamasında ama patentlenme başvurusu da yapıldı.  İşlemlerden sonra ürün haline getirilmesi planlanıyor. Bu ürün üç kurumun bir araya gelerek geliştirdiği ve TÜBİTAK’ın desteklediği bir proje olduğu için hukuki boyutun ürüne geçirilmesi yine kurumlar tarafından yapılacak. Bu çalışma değişik alanlara da yayılarak uzun dönemde de devam edecek bir çalışmadır.

M.ASUTAY: Çok teşekkür ediyoruz, en kısa zamanda sektörde cihazınızı görebilmek üzere şahsınızda sizi ve ekibinizi tebrik ediyoruz.

Loading

M.Baki Asutay
Paylaş :

Comment here