Söyleşi

“Bir hedefi olmalı insanın ve işine hedefi doğrultusunda sarılmalı”

Yazarımız Büşra Gülşah GÜNCÜ köşe yazarlığının yanı sıra CATERING GUIDE için söyleşiler yapıyor.
Zaman zaman değişik kişiler ile yapacağı söyleşileri okuyacaksınız. Bakalım bu sayıda kimi misafir etmiş…

Merhaba. Beni köşe yazılarımdan tanıyorsunuz. Catering Guide olarak sizi sıkmadan iş hayatı ve sektör hakkında nasıl bilgilendiririz diye düşündük. Sektör profesyonellerini farklı özellikleri ile sizlere tanıtalım dedik. Kurdelemizi de kestik açılışımızı yaptık. Bakalım ilk konuğumuz kimmiş. Çok zarif, bilgili ve mütevazı bir bayanla tanıştıracağım sizi. Adı Hacer ARSLAN. Kendisi Rella Gıda Tedarik Zinciri ve Lojistikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı. Kendinize bir çay kapıp gelin.Şeker atmayın çünkü hem muhabbetimiz çayınızı tatlandıracak hem de şeker zararlı azaltmak lazım. Evet… Hazırsanız sohbetimize başlıyoruz…

İş hayatında kişinin hedeflerinin olması ne derece önemlidir?

Bir kitap okuyorum. Kitabın adı: Zero Limit. Kitapta beni etkileyen bir cümleyi söylemek istiyorum: Sınırsız hayaller kurun ve bu hayalleri gerçekleştirmek için harekete geçin.

Bir hedefi olmalı insanın ve işine hedefi doğrulturusunda sarılmalı.

Yıllar önce bu koltukta oturacağınızı söyleselerdi onlara inanır mıydınız, yoksa hayret mi ederdiniz?

Ben kendimi hiçbir zaman üretimde çalışacak bir gıda mühendisi olarak görmedim. Ayağımda topuklu ayakkabılar elimde kahve fincanım ofiste laptop önünde bir planlamacı, bir sorun çözücü olarak gördüm. Ben bir kriz yöneticisiyim. Gerek özel hayatımda gerek iş hayatımda hep sorun çözme, kriz yönetme çalışmalarında bulundum. Bu yüzden rutin bir süreci yürütmek beni fazlasıyla sıkıyor. Rutin süreçlerde yüzeysel davranırken kriz yönetiminde bunun tam tersi detaycı ve kırı kırk yaran bir tutum sergiliyorum.

Siz aslında kendinizi satrançta bir piyon olmaktan ziyade şah, vezir olarak görmüşsünüz. Kendinizdeki liderlik vasfının farkında olduğunuz için de bu alana yönelmişsiniz. Doğru mudur?

Kısmen doğru kısmen değil. Şu açıdan doğru değil: Yeri geldiğinde piyon da olabilmek lazım. Satrançta hareketi başlatan esas eleman piyondur. Piyon olabilmekten kastım gidip piyon olmak değil. Mesela: Lojistikten bahsedecek olursak tır kullanamam ya da gidip araca yükleme yapamam ama işlerin ne şekilde yürüdüğünü bilirim. Yönettiğiniz birimdeki insanların işlerini ne şekilde yaptığını bilmezseniz hem sorunları çözemez hem de başarılı bir yönetici olamazsınız. İş hayatında yeri geldiğinde piyon, fil, kale vb. olabilmek gerekiyor. Satrançta zafer için tek hareket yeterli olmuyor. Tek bir taşı tercih etmek kısıtlı bir hareket kabiliyetini doğuruyor.

Terfii etmek herkesin en büyük arzusu.  Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Bir insanın işe girdiği andan itibaren hep aynı konumda aynı işi yapıyor olması o kişinin başarısız olduğunu gösterir. Herkes müdür olmak ister. Ama kimse müdürlük koltuğuna oturduğunda eski koltuğa kimin oturacağını düşünmez. “ Kendini geçecek bir çırak yetiştirmeden kendini ustadan sayma” sözü de buradan gelir. İnsanların siz olmadığınızda işleri yürütemiyor olması bulunmaz Hint kumaşı olduğunuzu değil, bulunduğunuz alanda iyi bir sistem oturtamadığınızı gösterir. Eğer bir yöneticiyseniz ve astlarınız size sıkça sorular soruyorsa bu sizin çok bilgili olduğunuzu göstermekten ziyade; ya onların yeterli olmadığını(analitik düşünemediğini, kendini alanlarında geliştiremediklerini) ya da sizin onları iyi yönlendiremediğinizi (yetiştiremediğinizi) gösterir. Yönetici olmak kolay kazanılabilecek bir meziyet değildir.

Rella Gıda’da çalışıyor olmaktan memnun musunuz?

 Günümüzün %60- 70 gibi bir kısmı iş yerinde geçiyor. Evinizden çok iş yerinde zaman geçiriyorsunuz. Ben sevmediğim bir yerde bir gün çalışmam. İnsanı işe bağlayan tutkusudur. Bir de önemli olan olgulardan birini söylemek istiyorum: Sorumluluk bilinci ve sahiplenme. Ben arkadaşımın masasından aşağı bir bardağın düşmekte olduğunu görsem o bardağı tutar yerine koyarım. Sonra arkadaşımın yanına gider bilgi veririm. Bana ne beni ilgilendirmez demekle olmuyor. Hepimiz bir bütünün parçasıyız. Hepimiz şirketin bir sahibiyiz. Şirket zarar etmez bir şekilde yürür. Bugün cirosu azalır yarın artar. Olan bizlere olur. Bizim kredimiz bittiğinde Rella Gıda bizi değil, biz Rella Gıda’yı kaybetmiş oluruz. Bir de çalışan kişileri iyi değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Lise mezunu vb. nedenlerle kestirip atmamalıyız. Fark edilmeyen potansiyel enerji kinetik enerjiye dönüştürülemez. Kaybetmek kolaydır. Biz gideriz bir başkası gelir. Gelenin de gidenden büyük bir farkı olmayacaktır. Önemli olan onlardaki veriyi uygun şekilde işleyebilmek- işletebilmek.

Rella Gıda’nın sizce bir geleceği var mı?

Yönetim Kurulu Başkanımız Teoman Durukan müthiş bir girişimci. Bu kriz ortamında ciddi cesaret isteyen girişimlerde bulunuyor. Bu yatırımların meyvesini yakın bir gelecekte alacağımızı umuyorum. Rella Gıda’nın pastaları ağızdan boğaza düşerken, adı dillerden düşmeyecek.

O zaman biz de Rella Gıda’ya ve Sn. Hacer Arslan’a bu başarı serüveninde başarılar diliyoruz. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere. Sağlıkla kalın.

 

Loading

Paylaş :

Comment here