Gün geçtikçe daha çok kirlettiğimiz dünyamızda sularımız alarm veriyor. İnsanoğlu yaşadığı kara ve denizleri kirlettiği gibi uzayı bile çöplüğe çevirdiği için felaketlerle uğraşıp duruyoruz.
Sadece ülkemizde değil dünyanın birçok gelişmiş ülkelerinde de sularla ilgili problemler yaşanıyor. Geri kalmış veya suya ulaşmakta zorluk çeken ülkelerde ise durum çok daha vahim ve daha da içler açısı.
İçme ve kullanım sularına karışan çeşitli mikroorganizmalar, ( bakteriler, virüsler, parazitler, koliform adındaki bakteri Escherichia coli ve fekal streptokok bakteriler olup her ikiside insan bağırsaklarında bulunurlar. Bu organizmaların içme suyunda bulunmaması gerekir). İnsanların özellikle mide ve bağırsaklarında rahatsızlıklara yol açtığı gibi tifo, kolera, hepatit, dizanteri ve daha birçok hastalıklara sebep oluyor. Bununla beraber zirai ve tarım ilaçları ile birçok kimyasallarında sularımızı tehdit ettiğini biliyoruz. Son çevre felaketinde yaşadığımız İliç’teki siyanür olayı hepimizin hafızlarında.
Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi suyu her işimizde pervasızca kullanıyoruz. Oysaki ülkemiz su zengini bir ülke olmayıp ileriki yıllarda su sıkıntısı çekebileceğimiz uzmanlarca söyleniyor.
Büyük şehirlerde artık kimse çeşme suyunu içme suyu olarak kullanmıyor. Damacana, pet şişe sular hayatımızın bir parçası oldu. Arıtma cihazları çok yaygınlaştı. Sektör için ise yönetmelik içme suyu kalitesinde su kullanımı önermesine rağmen büyük işletmeler kurallara uyuyor ama küçük işletmeler maalesef çeşme suyunu direkt kullanabiliyorlar. Damacana veya pet sular depolarda, toptancılarda veya sevk edildikleri yerlerde aylarca güneşin altında kalabiliyor. Güvendiğiniz yerlerden almanızı öneririm. Aynı şekilde araç içlerinde bırakılan pet şişe sularda tüketilmemelidir.
Ev ve iş yerlerinizdeki su arıtma cihazlarınında periyodik bakımlarını muhakkak yaptırmalı gene kullanılan su sebillerini muhakkak dezenfekte ettirmelisiniz. Çok uzun süreli kalan suları kontrol etmeli kokusunda ve renginde bir değişiklik olursa kullanmamalısınız. Gene ev ve iş yerlerinde bulunan su depolarınızı Bakanlıktan yetki belgesi bulunan firmalara temizlik ve dezenfeksiyonunu yaptırmalısınız. Ev ve iş yerlerimizde bulunan su depoları (özellikle yazlıklarda) direkt güneşe maruz bırakılmamalı üzeri güneş ışınlarını engellenecek şekilde kapatılmalı ve beyaz renge boyanmalıdır.
Deniz sularımız ise yeterince arıtma yapılmadığı için denize bırakılan pis sular artık yeter deyip bize geri iade etmeye başladı. Geçen sene yaşadığımız müsilaj bu sene de sıcaklıkların artmasıyla tekrarlanacak. Uzmanlar Marmara denizimizin artık alarm verdiğini söylüyorlar.
Aşırı kirlenmeden alg patlaması yaşandığını ve sulardaki oksijen yetersizliğinden dolayı birçok canlınında ölebileceğini söylüyorlar. Denize girmeyi insan sağlığı açısından önermiyorlar. Sadece Marmara denizimizde değil Amerika ve Japonya sahillerinden Avusturalya’ya, Avrupa’dan Hindistan’a kadar geniş bir coğrafyada küresel olarak görüldüğünü vurguluyorlar. Akdeniz de bulunan cennet koylarımızda çevresel kirlilikten payını alıyor. Plastik atıklar, beton yığınları, arıtmaların yetersizliği turizm cennetimizi her geçen gün kirletiyor.
Mecbur kalmadıkça Bakanlığın mavi bayrak (temiz ve güvenilir) vermediği bölgelerde denize girmeyi tavsiye etmiyoruz ancak gene de serinlemek için girmeniz gerekiyorsa çıktığınızda muhakkak vücudunuzu temiz bir su ve sabunla yıkayın.
Denizi olmayan bölgelerde mecburen havuzlar serinlemek için kullanılmaktadır. Ancak havuz suları da en az deniz suları kadar risk taşımaktadır. Açık havuzlar güneş ışığına daha çok maruz kaldığından daha risk taşımakta olup kapalı havuzlar nispeten daha güvenlidir. Kullanılan havuz suyu kimyasalları profesyonel ve eğitimli kişilerce yapılmalı Bakanlık sertifikalı ürünler kullanılmalıdır. Büyük işletmelerde bu iş için teknik bir personel bulunurken küçük sitelerde site görevlilerince yapıldığına şahit oluyoruz. Otomatik dozajlama ve kontrol sistemleri olmayan havuzlar tamamen bu personelin inisiyatifine bırakılıp az veya çok klorlanmakta ve sorunlar çıkarmaktadır. (Az klorlandığında bakteri ve virüsler artmakta çok klorlandığında insanların sağlığını olumsuz etkilemektedir). Özellikle çocuklar ve bebeklerde ishal, cilt kaşıntısı, göz, kulak ve boğaz hastalıklarına neden olabilmektedir.
Kimya Mühendisleri odaları bizleri uyarıyor;
“Bildiğiniz gibi yüzme havuzları, hastalık yapıcı mikroorganizmaların kolayca çoğalabildiği bir ortamdır Yüzme havuzlarında; dezenfektanlar, çöktürücüler, yosun önleyiciler, PH düzenleyiciler, berraklaştırıcılar (parlatıcılar), filtre ve yüzey temizleyiciler gibi değişik kimyasal maddeler kullanılmaktadır. Bu doğrultuda havuzlarda sağlıklı ve hijyenik bir ortam yaratılması gibi sebeplerle havuz suları şartlandırılmaktadır. Bu amaçla kullanılan kimyasallar birbirinden farklı özellikte olup eksik ya da aşırı kullanımı veya birbirleri ile etkileşimleri sonucu ortaya çıkan zararlı – zehirleyici gazların, kimyasalların çevreye yayılması ya da havuz ve havuz sularının gerçek anlamda temizlenememesi ve dezenfekte edilememesi sonucunda yüzücülerin sağlığı ciddi olarak tehlikeye düşmektedir. Havuz ve havuz sularının yetersiz temizlenmesi ve yeterli oranda dezenfekte edilememesi durumunda; mantar, bulaşıcı sarılık, dizanteri, kolera, amipli dizanteri, gözlerin kızarması ve yanması, astım, orta kulak iltihaplanması, boğaz iltihaplanması, kanser olma riski, zehirlenmeler ve alerji en sık rastlanılan sağlık sorunlarıdır. Havuzlarda kullanılmakta olan kimyasallar doğru olarak kullanılmadığında yüzücüler için çok ciddi sağlık problemleri yaratacaktır. Tekrarlıyoruz berrak havuz suyu sağlıklı havuz suyu anlamına gelmez. Örnek verecek olursak; havuz suyumuz berrak olsun. Fakat havuzumuzun suyunu berrak ve hijyenik olması için kullanılan kimyasallar doğru kullanılmadığı takdirde kanserojen havuz suyu yaratmış oluruz. Havuz suyundan eğer klor kokusu alıyorsanız, havuz suyunuz kanserojen özelliğinde demektir. Havuzlar sağlıklı, hijyenik, problemsiz çevreye zarar vermeyecek şekilde işletilmesi gerekmektedir.” “
Havuz ve havuz sularının bilinçli bir şekilde işletilip bakımı yapılmadığı takdirde sağlığımızı tehdit edeceği ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasına neden olacağı gerçeği ile yüzme havuzlarında kullanılan suyu kimyasal, fiziksel ve mikrobiyolojik yönden kullanıma hazırlamak çok önemlidir. Havuzlarımız da kullanılan Havuz kimyasalları mutlaka sağlık bakanlığından ruhsatlı olması gerekmektedir. Yüzme havuzunun açık olduğu süre içerisinde yüzme havuzu suyuna ait sıcaklık, pH, serbest klor değerleri ile suyun mikrobiyolojik özelliklerine ait en son analiz sonuçları kullanıcıların görebileceği bir panoda yazıyla veya elektronik olarak ilan edilmesi gerekmektedir. Yüzme havuzunda boşaltma mazgalı kapalı durumda bulundurulur. Çocuk havuzları müstakil su hazırlık tesisine sahip ve büyüklerin havuz sisteminden ayrı olmalıdır.
Havuz ve havuz suyunun temizliği ile yeterli oranda dezenfekte edilmesi başlı başına bir mühendislik hizmetidir. Havuz operatörleri hijyen, su ile bulaşabilecek hastalıklar, havuz suyunda kullanılan kimyasalların insan ve çevre sağlığı üzerine etkileri ile ilkyardım konularında doğru ve güncel bilgiler ile hazırlanmış eğitim almaları gerekmektedir. Çalışanların sertifikalı olması gerekmektedir.
- İtibar Kaybetmek!Kurumsal İtibar Nedir? - Ekim 31, 2024
- BAKTERİ ÇİFTLİĞİ (SHİT MASTER) - Ekim 7, 2024
- Çöp veAtık Savaşları - Ağustos 27, 2024
Comment here