Kategori Dışı

Yeni gıdamız mikro*/nanoplastikler*!

2011 yılında basından “Anne sütünde kimyasallar (ağır metaller)” bulunduğunu okuduğumda çok şaşırmıştım. (Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ’Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun “Kocaeli’nin Dilovası ve Kandıra İlçelerinde Yaşayan Gebelerden Doğan Bebeklerde Ağır Metal Maruziyeti İle Büyüme ve Gelişme Durumu” isimli proje çalışması) (1)

Ancak bu şaşkınlığım 2022 yılında insanların kanında ve akciğerlerinde mikroplastiklerin bulunduğu haberi ile ayyuka çıktı. Hele bir de anne karnında bebeklerin plasentasında mikroplastik bulunması haberi çok kaygı verici ve korkutucu.

Gene 2022 yılında İngiliz vatandaşlarının geri dönüştürülmek için attığı çöp ve plastiklerin yasa dışı bir şekilde Türkiye’ye, Adana ilimize gelip yakıldığını ve  bu haberi kendi insanlarımız, basınımız ve yetkililerimiz tarafından değilde İngiliz Daily Mirror gazetesinin manşetlerinden öğreniyor olmamız beni çok üzdüğü gibi çok da sinirlendirdi.

Eskilerin dediği gibi “bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete”. Bu kadar vurdum duymazlık biz kadim Türk milletine ve insanoğluna yakışmıyor. Yetkililer her fırsatta gelecek nesillere temiz bir çevre bırakacaklarına dair nutuklar atıyorlar ama gelinen nokta çok düşündürücü.

Bilim insanları, insanlar üzerinde yürüttükleri araştırmada, deneklerin neredeyse yüzde 80’inin kanında mikroplastik buldu. Araştırmacılar, tamamı sağlıklı yetişkin 22 bağışçıdan alınan kan örneklerini analiz etti ve deneklerin 17’sinin kanında plastik parçacıklar buldular.

Çalışmada kan örneklerinin yarısında, içecek şişelerinde yaygın olarak kullanılan PET plastik, üçte birinde gıda ve diğer ürünlerin paketlenmesinde kullanılan polistiren, dörtte birinde de plastik poşet yapımında kullanılan polietilene rastlandı.

Araştırma, mikroplastiklerin vücutta hareket edebildiğini ve organlara yerleşebileceğini gösterdi.

Hollanda’daki Vrije Üniversitesinden ekotoksikolog Prof. Dick Vethaak, çalışmalarının insan kanında polimer parçacıklarının bulunduğuna dair ilk gösterge olduğunu belirterek, sonuçların endişe verici olduğuna işaret etti.

Vethaak, “Bu parçacıklar vücudumuzda dolaşıyor. Ayrıca bebeklerin ve küçük çocukların bu tür kimyasallara karşı daha savunmasız olduklarını biliyoruz. Bu beni çok endişelendiriyor.” ifadelerini kullandı.

11 Aralık 2022 günü Antalya/Kumluca ilçesinde yaşanan sel felaketi sonrası açıklama yapan  Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, yaşanan sel felaketinde sera atıkları nedeniyle oluşan kimyasal ve tarımsal kirliliğin denize ulaştığını belirterek, “Özellikle o bölgede mikroplastik miktarında ciddi artış olduğunu düşünüyorum” dedi.

Bilim adamları Dünya okyanuslarını kirleten plastik çöplerin toplam ağırlığını hesapladı: Okyanuslarda yaklaşık 269 bin ton plastik çöp yüzüyor. 269 bin ton göze az gelebilir ama bu ağırlık 5 trilyon 250 milyar plastik parçacığa karşılık geliyor. Okyanusların dibinde ’14 milyon tondan fazla mikroplastik olabilir, Okyanusa karışandan daha fazlası karada kalıyor.

Araştırmacılar, yayımladıkları son makalede, okyanus tabanındaki mikroplastiklerin ağırlık tahminlerinin yüzeydekinin 34 ila 57 katı arasında olduğunu belirtiyorlar.

Plastik poşetlerin doğaya bırakılmasından en az 1000 yıl sonra bu ürünlerin tamamen çözülmesi gerçekleşir. Aynı şekilde plastik tabakların çözülmesi için 500 yıl, pet şişeler için 400 yıl gibi süreçler gerekmektedir.

Mikroplastikler gezegenimizin her yerine sızmış durumda. Antarktika deniz buzulunda, en derin okyanus çukurlarında yaşayan deniz hayvanlarının sindirim sistemlerinde ve dünyanın dört bir yanındaki içme sularında mikroplastiğe rastlanabiliyor.Topraktaki mikroplastikler, yağmurun toprağın üst tabakasını nehirlere sürüklemesi ya da yeraltı sularına karışmasıyla sonunda su yollarına girmiş oluyor.

Dünyada tüketilen sofra tuzlarının yüzde 90’ında mikroplastik var. (2)

Plastik parçacıklar gıda maddelerini de doğrudan kirletebilir. 2020’de yapılan bir araştırmada, süpermarketlerde satılan meyve ve sebzelerde ve İtalya’nın Sicilya bölgesindeki Katanya’da yerel satıcıların sattığı ürünlerde mikroplastikler ve nanoplastikler bulundu. Elmalar en kirli meyvelerdi  ve havuçlar örneklenen sebzeler arasında en yüksek mikroplastik seviyelerine sahipti.

Hollanda’daki Leiden Üniversitesi’nde çevresel toksikoloji ve biyoçeşitlilik profesörü Willie Peijnenburg tarafından yapılan araştırmaya göre, bitkiler köklerindeki küçük çatlaklar yoluyla çevrelerindeki su ve topraktan nanoplastik parçacıkları (boyutları 1-100 nanometre -metrenin milyarda biri- arasında değişen ya da bir insan kan hücresinden 1000 ila 100 kat daha küçük olan minik parçacıklar) emiyor.

Analizler, plastiklerin çoğunun bitki köklerinde biriktiğini ve sadece çok küçük bir miktarının sürgünlere doğru ilerlediğini ortaya koydu. Peijnenburg, yapraklardaki yoğunluğun “yüzde 1’in çok altında” olduğunu belirtiyor. Marul ve lahana gibi yapraklı sebzeler için plastik konsantrasyonları muhtemelen nispeten düşük, ama havuç, turp ve şalgam gibi kök sebzeler için mikroplastik tüketme riski daha yüksek olabilir diye uyarıyor.(1)

5 mm veya daha küçük çapta olan plastik atıklar mikroplastik olarak anılıyor. Çoğunlukla da daha küçük parçalara ayrılan daha büyük plastik parçaların sonucu oluşuyor.

Mikroplastikler sadece suda değil toprakta da yaygın ve yediğimiz gıdalara bile sızabiliyor. Farkında olmadan, neredeyse aldığımız her lokmada küçük plastik parçaları yutuyor olabiliriz.

Kâr amacı gütmeyen çevre kuruluşu Çevre Çalışma Grubu’nun 2022 yılında yaptığı analize göre, ABD’de atık su çamuru, 80 milyon dönümden fazla ekili alanı “sonsuz kimyasallar” adı verilen maddelerle kirletmiş durumda. Bu kimyasallar kısaca PFAS olarak bilinen perloralkil ve polifloralkil maddelerden oluşuyor ve normal çevre koşulları bu maddeleri parçalayamıyor.

Plastik yutmanın insan sağlığı üzerindeki etkisi henüz tam olarak anlaşılmamış olsa da zararlı olabileceğini gösteren bazı araştırmalar var. Araştırmalar, plastik üretimi sırasında eklenen kimyasalların endokrin sistemi ve büyüme ve gelişmemizi düzenleyen hormonları bozabileceğini gösteriyor.

Plastikte bulunan kimyasallar kanser, kalp hastalığı ve zayıf embriyo gelişimi dahil olmak üzere bir dizi başka sağlık sorunuyla ilişkilendiriliyor. İngiltere’deki Hull Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan analize göre, yüksek düzeyde yutulan mikroplastikler, iltihaplanma ve alerjik reaksiyonlara yol açabilecek hücre hasarına da neden olabilir.

Araştırmacılar, mikroplastiklerin insan hücreleri üzerindeki toksikolojik etkisini inceleyen önceki 17 çalışmayı değerlendirdi. Analiz, laboratuvar testlerinde hücrelere zarar veren mikroplastik miktarını, insanların içme suyu, deniz ürünleri ve tuz yoluyla aldıkları seviyelerle karşılaştırdı. Yutulan miktarların hücre ölümünü tetikleyebilecek oranlara yaklaştığı, ancak aynı zamanda alerjik reaksiyonlar, hücre duvarlarında hasar ve oksidatif stres dahil olmak üzere bağışıklık tepkilerine de neden olabileceği bulundu.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı plastik poşet kullanımı ve atıklarla ilgili birçok yönetmelik yayınladı. Ancak her zaman dediğimiz gibi denetlemede eksik kalındığından gene iş bilinci üretici ve tüketicilere kalıyor.

Peki ne yapmalıyız, biz gıdacılara düşen görev ne?

Gıda sektöründe kullanılan plastiklerin muhakkak Bakanlıktan onaylı Migrasyon testlerinden geçmiş ürünleri kullanmalıyız. (Migrasyon, spesifik koşullar altında, kullanım ve depolama sırasında gıda ambalajından gıdaya kimyasalların kütle transferi olarak tanımlanabilir. Ambalajdan gıdaya geçen bu maddeler tat ve aroma kayıplarına neden olduğu gibi önemli sağlık problemlerine de neden olabilmektedir). Üretim, sevkiyat, sunum ve kullanımlarda plastik ürünleri tercih etmemeliyiz. Alternatif ürünler olarak bez, cam, porselen, Thermoset ürünlerkullanmalıyız. Kullanılan ürünlerde “Gıda ile temas uygundur” ifadesi ile birlikte firmaların yerli veya yabancı İşletme kayıt Belgesini isteyeceğiz.

Aynı hassasiyeti içme suları ve içecek malzeme içinde yapmamış gerekiyor. Kullanılan karton çay, kahve ve çorba kasesi vb. malzemelerin iç kaplama maddesi yüksek sıcaklıklarda çözünerek vücudumuza giriyor.

Pet şişelerin ve plastik ürünlerin numaraları ne anlama geldiğini bilmeliyiz.

1 numara – PET veya PETE (polyethylene terephtalate)

Bu plastik en yaygın kullanım oranına sahiptir. Çok yumuşak, şeffaf ve gıdalarda tek kullanım içim güvenli olduğu kabul edilir. Dondurulmamalı, bulaşık makinesinde yıkanmamalı ve mikrodalga fırında kullanılmamalıdır. İçinde bulunan gıda maddesine herhangi bir zararlı madde sızdırmaz. Ancak tekrar kullanım için yeterince temizlenemez ve tekrar kullanıldığında zararlı bakteriler ürer. Bu yüzden PET şişeleri tekrar tekrar kullanma alışkanlığını bırakmamız yararımıza olur. Ayrıca bu şişeler doğada oldukça zor çözünüyor.

2 numara – HDPE veya HDP (high density polyethylene)

HDPE, High-Density Polyethylene (Yüksek Yoğunluklu Polietilen)’in kısaltmasıdır. Gıdalarla kullanımının güvenli olduğu kabul edilir. Daha çok süt, deterjan, oyuncak ve plastik torbaların imalatında kullanılıyor. Suya herhangi bir kimyasal karıştırmıyor ve uzmanlar tarafından en tercih edilen plastik olarak gösteriliyor.

3 numara – PVC veya V (poly vinyl chloride)

Bu plastik ürünler gıdalarla kullanılmamalıdır. İçindeki zararlı maddeleri gıdalara sızdırır. Çoğunlukla yiyecek kapları, yumuşak materyaller ve oyuncaklar için kullanılıyor. Suya iki toksik materyal karıştırabilen bu plastiğin şişelerde kullanımı tavsiye edilmiyor.

4 numara – LDPE (low density polyethylene)

LDPE Low-Density Polyethylene (Düşük Yoğunluklu Polietilen)’in kısaltmasıdır. Kuru temizleme, çöp torbaları, yemek saklama kaplarında bulunur. Zararsızdır. Suya herhangi bir kimyasal karıştırmasa da, bu plastiğin su şişesi olarak kullanılması yasak. Yine de bu plastiğin kullanıldığı bir gıda satın alıyorsanız iki kez düşünmeniz gerekiyor. Zira suya karıştırmadığı kimyasalları, gıdalara bulaştırabilme ihtimaline sahip.

5 numara – PP (polypropolene)

En güvenli plastik türü olarak kabul edilir. Beyaz renkte ve yarı şeffaf bir plastik tipi. Sert ve hafif olmasıyla göze çarpıyor. Isıya karşı yüksek bir dirence sahip. Isıtıldığında diğer plastiklerin aksine erimiyor. Bu da onu muhafaza ettiği ürün için iyi bir koruyucu yapıyor. PP, aynı zamanda gıdada yağlanma ve rutubeti engellemek için ideal.

6 numara – PS (polystyrene)

Çok farklı amaçlarla kullanılan ucuz ve hafif bir plastik türüdür. Genellikle kullan-at tarzda (yemek paketleri, plastik bardaklar, tabaklar, yumurta kapları ve kaşık) vs. için kullanılıyor. Isındığı zaman kanserojen bileşikler yayabiliyor. Bu yüzden uzun süreli kullanımlarda kesinlikle tavsiye edilmiyor. En çok kullanılan bir şey olmasına rağmen zararlıdır.

7 numara – Diğer

Sporcu su şişeleri, biberonlar, yemek saklama kapları ve bazı pet şişelerde kullanılıyor. Kullanılan bu plastiğin, en tehlikeli ve uzak durulması gereken plastik olduğu söyleniyor. Karışık polikarbon materyallerden imal edildiği için geri dönüşüme uygun değil. Bunun da ötesinde, kullanımında BPA (Bisphenol A) kullanıldığı için yemeğe ya da içeceğe kimyasallar karıştırabiliyor.

Doğa bu plastikleri kabul etmediği için bize geri gönderiyor. Bizde uygunsuz plastik yerine alternatif ürünleri kullanarak doğaya yardımcı olmalı ve sağlığımızı korumalıyız. Plastikler kesinlikle bir gıda maddesi değildir.

(Bu yazıyı kaleme alırken bu hafta çok güzel bir haber aldık. Avrupa Birliği Parlamentosu, Avrupa Birliği sınırları içinde üretilen plastik atıkların ihraç edilmemesi yönünde karar aldı! Atık ihracat ve ithalatının alıcı ülkelerde neden olduğu ihlaller, Türkiye’de plastik geri dönüşüm sektörünün yol açtığı çevresel ve insan hakları ihlallerine ilişkin onlarca araştırma raporu çalışması ve kampanyalar sayesinde, AB Çevre Komitesi, OECD üyesi olmayan ülkelere de ihracatın yasaklanması konusunda görüş oluşturdu ve bu görüş AB Parlamentosu tarafından kabul edildi).(3)

*Micro/Nano ne anlama gelir? “Mikro” kelimesi milyonda bir anlamında bilinmektedir.

“Nano” sözcük olarak, bir fiziksel büyüklüğün bir milyarda biri anlamına gelir. Bir nanometreyse, metrenin bir milyarda birine eşit bir uzunluk birimi.

KAYNAKLAR :

Loading

M.Baki Asutay
Latest posts by M.Baki Asutay (see all)
Paylaş :

Comment here