Yazarlar

YENİ NORMAL

Yazılarımı takip edenler bileceklerdir. Kısaca devlet diye tanımladığımız, siyasi iktidar ve mahalli idarelerin sevk ve idaresinde bulunan idarenin; anayasa ve kanunlarda yazılı görev ve ödevlerini yerine getirirken zafiyeti düştüğünü sürekli vurgulamış, bunun temel sebebinin de liyakat sahiplerine işin teslim edilmemesi olduğunu eleştiri konusu yapıyorum.

Şu anda öyle bir noktaya geldik ki, izah edilebilmesi çok olanaklı değil… Kadına şiddet başlı başına bir sorunken, hergün artan kadın cinayetleri… Haklarında taciz, tecavüz, uyuşturucu, silahlı gasp gibi onlarca suç dosyası bulunan toplum düşmanları bir şekilde sokaklardalar ve yaşlı, genç, vatandaş, doktor, polis, hakim, savcı gözetmeksizin suç işlemeye devam ediyorlar.

Türkiye’nin gözünün önünde minicik bir çocuk önce kayboluyor, sonra cinayete kurban gittiği anlaşılıyor.
Aylardır medya peşinde, ama cinayet bir türlü aydınlatılamıyor / aydınlattırmıyorlar.

Sabah işe giderken, akşam eve dönerken hiçbir kural tanımayan arsız-yüzsüz-kötü sürücüler, her yerden fırlayan motosikletler zaten problem. Bu yetmiyor, bir de çakarlılar var. Kamu aracı mı, değil mi bilemiyorsun. Ambulans, itfaiye ve görev başındaki polis olmadıktan sonra, kamu aracı olsa ne, olmasa ne?

Kanunu var. Saat 22:00’den sonra sigara ve alkollü içecek satışı yasak. Ama satılıyor. Lokanta, restoran, kafe ve pastanelerdeki kapalı alanlar ve (özel dahil olsa) araçlarda sigara ve tütün mamulü içmek yasak. Ama içiliyor.

Konuyu biraz da yaptığımız işe, gıdaya getirelim. Ekim ayında da, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın taklit ve hileli gıdalar listeleri yayımlanmaya başladı. Neredeyse iki günde bir liste yayımlandı. Şu ana kadar 817 üründe hile olduğu açıklandı. O da tespit edilebilen… Ya tespit edilemeyenler, ya hiçbir yerde kaydı-kuydu olmayan evlerde, kıyıda-köşede akşamdan sabaha gıda üretilip, dağıtılanlar…

Tarım ve Orman Bakanlığı, hileli gıdaları tespit ettikçe, yayımlamaya devam edecekmiş. Her iki günde bir liste yayımlandığı ve temcit pilavına dönüştüğü noktada, artık bunu kimse takip etmez.  Bakan’ın ağzından yapılan açıklamada; 7 bin 800 kontrol görevlisiyle, yıllık 1 milyon 300 bin resmi gıda kontrolü gerçekleştirdiği bildirilmiş.

Gıda denetiminden sorumlu bir memurun (hafta sonu, resmi tatil,yıllık izinler çıktıktan sonra) yılda ortalama 215 gün çalıştığı öngörüsüyle bir hesaplama yaparsak; (1.300.000 Denetim / 7.800 Kişi / 215 Gün = 0,775) günlük denetimlerin matematiksel olarak çok az olduğu ortaya çıkar.  Başta büyük çaplı et ve kanatlı kesimhaneleri ve çiğ süt işletmeleri olmak üzere, bazı gıda işletmelerinde sürekli resmi kontrol memuru sabit görevlendiriliyor. Eyvallah…. Diğer taraftan, nereye-neleri harcayan bir ülkenin, gıda kontrolü ile görevli 3-5 bin ilave personel işe alması pek de zor olmasa gerek.

Ülkede kolluk, adalet teşkilatı var. Suçlular aramızda. Trafik polisi var, trafik keşmekeş. Tarım ve Orman Bakanlığı var, başta lokantalar olmak üzere, gıda işletmelerinin durumu feci… Öyle gözümüzü kapatıp, her önümüze gelen yerde yemek yiyemiyoruz. Yediğimiz ürünlerin içinde; ne aramazsanız, var olduğu ortaya çıktı. Bir de, gıda ürünlerini servis eden personelin elleri ve gıda çalışma tezgâhlarının mikrobiyolojik analizi için örnek alsalar…

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı taklit ve hileli ürünler listesi (ki bu sadece tespit edilebilen, buzdağının görünen yüzü) gıda konusunda çok dikkatli olmamız gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Gözünü para hırsı bürümüş vicdansızlar, insanları zehirlemekte veya istemeyecekleri şeyleri yedirmekte hiçbir sakınca görmüyorlar. Zaman içinde azar azar vücuda giren birçoğu patojen olan bu maddeler,  gelecekte karşılaşacağımız kronik hastalıkların da habercisi…

Bu konuda tüketicilere de çok önemli görevler düşüyor. Aldığınız her türlü gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemelerin uygunluğunu kontrol etmek, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan Gıda İşletme Onay Belgesi veya Gıda İşletme Kayıt Belgesi almış işletmelerin ürünlerini almak doğru hareket tarzı olacaktır. Sırf ucuz diye,kayıtdışı işletme veya kişilerin ürünlerini tercih edilmemelidir.

Özellikle perakende gıda ürünlerinde etiket bilgilerini kontrol etmek, işletme kayıt veya onay numaraları, içerikler, üretim tarihi, tüketim veya tavsiye edilen tüketim tarihleri ve saklama koşullarına dikkat etmelerini öneririm.

Buna dikkat etmediğimiz takdirde, ülkemizin içinde bulunduğu yeni normal gibi bedenimizde ve ruh sağlığımızda dengesizlikler başlayacak, yaşam kalitemiz bundan önemli ölçüde etkilenecektir.

Bu vesileyle; kanun, yönetmelik ve tebliğlerle belirlenmiş normlara uygun üretim ve servis yapan gıda işletmeleri, tüm insanlık için çok değerlidir. Yukarıda değindiğim hususlara istinaden, tüketicilerin “yeni normal” gözlüğünü bir kenara bırakmaları ve algıda seçici olmaları tavsiyemdir.

 

Loading

Engin Güner
Latest posts by Engin Güner (see all)
Paylaş :

Comment here