Kategori Dışı

Güzelin tahtı, çirkinin bahtı

Merhabalar… Şu anda yazacağım konuyu rüyamda gördüm. (Nasıl bir yazma aşkıysa rüyamda bile yazıyorum). Siz de rüyada görülüp kaleme alınan bir yazıyı okuyarak farklı bir deneyime şahit olacaksınız.

Sıkça kullandığımız, teorikte doğru bulduğumuz ama pratikte pek de uygulamaya alamadığımız bir sözdür: “Dış güzellik önemli değil, önemli olan iç güzellik”. Bu sayıda bir gıda mühendisi olarak bu konuya değinmek istiyorum. Anlatımıma bir fıkra ile başlamak istiyorum.

Nasrettin Hoca’nın çirkin mi çirkin bir karısı varmış. Yüzüne bakmak dahi istemezmiş. Artık siz düşünün. O zamanlar kocası kime görünmesine izin veriyorsa kadın kendini ona gösterebilirmiş. Bir gün hanımı hocanın yanına gelip sormuş:
-Bey… Bilirsin, sen kime görünmemi münasip görünürsen ona görünebilirim, yüzümü sadece ona gösterebilirim. Söyle de bileyim hele. Kime görüneyim, kime görünmeyeyim?

– Ya hu kadın… Bana görünme de, kime görünürsen görün.

RUHLAR ÂLEMİNE GİRİŞ

Recep İvedik filmini izlemişsinizdir sanıyorum. Kendisi ile görüşmeye gelen bayana der ki: “dış güzellik önemli değil, önemli olan iç güzellik. Ama şu da bir gerçek ki, ruhlar âleminde yaşamıyoruz”

Gerçek hayatta dış görünüşü güzel olmayana bu kadar sert bir tavır sergilemiyor dahi olsak, içten içe hep estetik ararız. Biraz da haklıyız sanki. Bu kadar şahane yaratılmış bir evrende insan nasıl olur da estetik aramaz? Gökyüzüne bakın… Denizlere, göllere, dağlara, vadilere… Dünyanın yedi harikası yok ki. Onu biz uydurmuşuz. Dünyanın yedi bin yedi yüz yetmiş yedi harikası var. Yetmiş sekizinci de sizsiniz. İnsan vücudu başlı başına bir sanat eseri. En basiti iç organlarınızın üzerindeki deri örtüsünün olmadığını düşünün. Ne kadar da iğrenç olurdu. İnsanoğlunun estetik arayışı kendi özünden, yaratılışından gelir. Tüm günahlar da bu yüzden işlenmez mi zaten? Daha iyiye daha güzele ulaşma arzusu…

ALLAH ÇİRKİN ŞANSI VERSİN

Gıdalar üzerinde oynanan her oyunun özünde insanın estetik arayışını karşılama arzusu bulunur. İnsanın bu zaafını bildikleri için gıdaların görünüşünü kusursuzlaştırmaya çalışırlar. Biz de bu oyuna kanarız. Artık öyle bir hale geldik ki, elmanın içerisindeki Z proteini ya da P vitamini değil önemli olan. Önemli olan elmanın görünüşü. Hangimiz kurtlu, ezik bir elmayı almak ister? Hepimiz fabrikadan çıkmışçasına aynı boyut, renk ve görünüşte meyve ve sebzeleri alış veriş poşetimize atarız. Fabrikadan çıkmışçasına diyorum. Çünkü doğanın özünden çıkmadığı kesin. Tarladan domates, biber ya da herhangi bir ürün toplayanlar ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. Ama ben diğer kişilerin de anlamasını istiyorum. Doğa hiçbir zaman aynı boyutta ve kusursuz görünüşte ürün vermez. Kimi büyüktür, kimi daha çok kızarmıştır, kimisi dalından düşmüş ezilmiştir, kimisinin içine kurt girmiştir…

Kimi insanların dış görünüşü hayranlık uyandırır ama konu karaktere geldiğinde midemizi bulandırırlar. Biz dışı güzel ama ruhu çirkin gıdaları tükettiğimizde de durum aynıdır. Tüketirken midemiz bulanmaz ama sağlığımızın başı döner ve hiç olmadık yerde yığılır kalır. Bir de bakmışsınız kendinizi şu sözleri söylerken görüyorsunuz: “Eski insanlar daha sağlıklıymış, çünkü her şeyin doğalını tüketiyorlarmış. Şimdi her şey bozuldu.”

Aslında hala bir seçim hakkımız olduğunu düşünüyorum. Gıdaların yapısıyla her ne kadar oynanmış olsa da hala sağlıklı gıdalara ulaşabilmenin bir yolu var.

Keşke hem dış görünüşü ile bizi cezbeden hem de sağlıklı olan gıdaları tüketebilseydik.

O zaman ne diyoruz? Allah herkese ÇİRKİNİN BAHTINI, GÜZELİN TAHTINI nasip etsin.

Düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere, sevgiyle kalın.

Loading

Büşra Gülşah Güncü
Latest posts by Büşra Gülşah Güncü (see all)
Paylaş :

Comment here