Kategori Dışı

DAYIN GÜZEL Mİ?

DAYIN GÜZEL Mİ?

Merhabalar… Dayı, amca, teyze, hala aile boyu sohbet edeceğiz.

Toplum ailelerden oluşur. Aile ne kadar güçlü ise toplum da o kadar güçlü olur. Ailemizi sevmeli, saygı duymalı ve benimsemeliyiz. Fakat aile bağları farklı açılardan kötüye kullanıma konu olabiliyor.

Bu sayıda dayınız güzel mi onu konuşacağız. Bakalım kimlerin dayısı güzel.

Bir iş görüşmesinde referans neden sorulur? Normalde iki açıdan sorulması gerekir. Amaç:

Birincisi; o kişinin bu işi yapabilecek bilgi, beceri ve deneyime sahip olduğunun,

İkincisi; ahlak ve karakter açısından şirketin kültürüne ayak uydurabileceğinin “OBJEKTİF” bir gözden teyidini istemektir.

Peki Türkiye’de bu durum nasıl işliyor? Referanslarınıza tanıdıklarınızı yazıyorsunuz. (Zaten tanımadıklarınız sizin hakkınızda bir öngörüde bulunamazlar burası doğru) Fakat sizinle çalışmamış birini sırf tanıyor olduğunuz için yazmak ne kadar doğru? Ya da hadi diyelim siz yazdınız. İş görüşmesi değerlendirirken referans kişi sırf cebi şişik, ünlü(sektörün önde gelen isimlerinden biri olabilir) ya da işverenin tanıdığı diye başvuran kişinin işe alınışı ne kadar adil?

İşe başvuran yüzlerce kişiden birkaçına göz atalım:

AYŞE: Hem okuyup hem çalışarak okulu bitirdi. Okulunun son dönemlerinde parasını ödeyemediği için yurttan atıldı. Bir temizlik şirketinin kimyasal odasında kaldı. Kimyasal kokuları içerisinde geniz yangısına aldırmadan final sınavına hazırlandı. Bir an önce o hapishaneden kurtulmak için her gün dua etti. Nihayetinde okul bittiğinde ortalaması çoğu kişinin üzerinde idi. Bölüm ikincisi idi. Artık işe girip hayatını kurtarmanın zamanı gelmişti.

AHMET: İngilizce kursuna gitti. Kursta başarısız oldu. Çünkü iyi bir kursa gidememişti. CEBİ ŞİŞİK DEĞİLDİ. Ailesine ikinci bir kursa daha gidebilmek için bir şey söyleyemiyordu çünkü emekli çocuğu idi. Buna durumları yoktu. Kendisine aldığı kitaplar ve internet videoları ile gece yarılarına kadar çalışarak İngilizcesini geliştirdi. Artık öyle bir hale gelmişti ki İngilizce rüyalar görmeye başlamıştı. Okul da artık bitmişti. İşe başvurmanın zamanı gelmişti.

AYFER: Nejla çok sıkıntı çekmiş bir gıda mühendisi. Yıllarca iş bulamadığından ötürü, küçük ölçekli bir gıda firmasında gıda mühendisi olarak görev yaptı. Yeri geldiğinde et doğradı yeri geldiğinde tuvalet temizledi. İşveren canı istediğinde maaş veriyordu sanki. Parasızlık canını sıkıyordu ama deneyimi olsa da iş yoktu. İşverenin azar ve küfürlerinin melodisinden kendine beste yapıp olaylara POLYANNA olarak bakmayı denedi. Sabretti. Sürekli okudu, gündemi takip etti. Kendini geliştirmek adına ne varsa yaptı. 32 yaşında idi. Ama hala hakettiği değeri bulamamıştı. Artık güzel bir işte çalışıp hakettiği değeri bulmanın zamanı geldiğine inanıyordu.

BERKCAN: BERKCAN yeni mezun bir gıda mühendisi. İngilizcesi pek yok. Kendisini geliştirmeyi pek sevmiyor. Hem gerek de yok. Çünkü DAYISI var. Yanında anahtar taşımıyor. Çünkü DAYISI zaten her kapıyı açar. İş başvuru formunda yazıp yazıştırmaya gerek duymuyor. DAYISININ ismi var ya yeter.

Yeni bir işe girmek istediğinizde, bir projeye başvurduğunuzda, bir yarışmaya katıldığınızda başvuru formundaki REFERANSLAR bölümü formun diğer tüm bölümlerini siler atar. Hani “senin anan güzel mi?” diye bir söz vardır. Bu söz yavaş yavaş tesirini yitirmeye başladı. Artık senin dayın güzel mi diye soruyorlar.

Ne yaparsan yap yaranamazsın. Kendini yırtar saçlarını yolarsın. Gecenin bitmesini bir sonraki günün gelmesini iple çeker koyunları sayarsın. Yeri gelir yaptıklarına nazar değmesin diye nazar boncuğu koleksiyonu yaparsın. Bir işe elini uzatırsın da adama sormazlar mı “SENİN DAYIN GÜZEL Mİ?” diye…

Dayısı güzellere selam olsun. Dayısı çirkinlerin de canı sağ olsun.

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere. Saygılar, sevgiler.

 

 

Loading

Büşra Gülşah Güncü
Latest posts by Büşra Gülşah Güncü (see all)
Paylaş :

Comment here