Her ürün, hizmet ve süreçte olduğu gibi yapı sektöründe de “yeşil” kavramını sıklıkla kullanırız. Basit bir sözcük gibi görünse de anlamı oldukça kapsamlı ve derindir. Bir şey gerçekten yeşil (green) ise çoğunlukla çevresel etkileri düşüktür, doğa ile dosttur, sürdürülebilirdir, temizdir, uyumludur, kaliteli ve güvenlidir. Kullanım amacı, konumu veya büyüklüğü fark etmeksizin her bina da bu saydıklarımız gibi yani yeşil olabilir.
Binaların yaşam döngüsü süresi diğer birçok ürüne göre oldukça uzundur. Enerji kullanımlarının, sera gazı emisyonlarının, su ayak izi ve atık miktarlarının çok yüksek olduğu göz önüne alındığında, binaların küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadeledeki kritik yerini ve önemini anlayabiliriz. Özellikle son 30 yıllık sürece baktığımızda binaların çevresel performansına yönelik çok sayıda standart geliştirildiğini ve yasal birtakım düzenlemeler yapıldığını görebiliriz. Yeşil bina kavramı da bu gerekliliklere uyum sağlayan; kaynak kullanımı, mimari tasarım, konfor ve güvenlik anlamında sürdürlebilir olan binaları ifade ediyor.
Yeşil binaların öne çıkan birçok özelliği vardır. Dilerseniz önce bunlara kısa bir göz atalım.
- Yeşil binalar başta enerji olmak üzere su ve diğer kaynakları verimli kullanır.
- Enerji tedarikinde kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlara olan bağlılığı oldukça düşüktür, hatta sıfırdır. Enerjisini rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklardan elde eder.
- İç ortam kalitesi her bir mahal için yüksektir.
- Yeşil binaların aydınlatma tasarımı güneş ışığından maksimum fayda sağlanacak şekilde yapılır. Böylelikle, aydınlatma için harcanan enerji ve maliyetler azalır.
- Bu binalar “yeşil” konseptine uygun şekilde inşa edilir. Yani daha yapı malzemeleri seçiminde sürdürülebilirlik esas alınır. Yapımında çevresel etkileri düşük, dayanıklı, sağlıklı ve güvenli malzemeler kullanılır. Mantolama olmazsa olmaz. Isıtma ve soğutma giderlerini düşürmek için sürdürülebilir mantolama işlemi gerçekleştirilir.
- Yeşil binalar, günümüzde sıklıkla görmeye alışık olduğumuz şekilde çevresel kaynaklara ve yerel halkın çıkarlarına zarar verecek şekilde yapılmaz. Çevresel olduğu kadar sosyal sürdürülebilirlik de ön plandadır.
- Sürdürülebilir akustik tasarımı ve ses yalıtımı mevcuttur. Gürültü kirliliği de oluşturmamasına dikkat edilir.
- Yaşam döngüsü boyunca sıfır atık oluşturacak veya atıklar dolayısıyla çevre üzerinde yönetilebilir bir etki oluşturacak şekilde tasarlanır ve inşa edilir.
- Karbon nötr olması istenir. Karbon ayak izi; yenilebilir enerji kullanımı, karbon denkleştirme ve/veya yenilenebilir enerji sertifikaların alınması gibi araçlarla azaltılır ve dengelenir.
Günümüzde binaların “yeşil” olma derecesini ölçen ve onaylayan çeşitli sertifikasyon programları mevcuttur. Bunlardan bazıları yerelde geçerli olurken bazıları küresel ölçekte tanınmaktadır. Küresel yeşil bina sertifikaları arasında en önemli olanlar ise şunlardır:
- BREEAM: Building Research Establishment Environmental Assessment Method (BREEAM)
- LEED: Leadership in Energy and Environmental Design
- DGNB: (Deutsche Gesellschaft für Nachhaltiges Bauen)
Ülkelerin ayrıca kendi iç yapı sektörlerini denetlemek için yürürlüğe koydukları bazı yasal düzenlemeler mevcuttur. Ülkemizdeki “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği” de bu konuda yasal bir çerçeve sağlamaktadır.
- Sultan Etçi, Private Label Zirvesi’nde Platin Sponsoru olarak yer aldı - Aralık 5, 2024
- DUBAİ ÇİKOLATASI YİYEN DİYETİSYENE KOŞUYOR! - Aralık 4, 2024
- 28.EMITT Fuarı, Dopdolu Etkinlikleri ile Turizminin Geleceğini Aydınlatıyor - Aralık 4, 2024
Comment here