İnsanoğlunun doğanın dengesini bozması sonucu ortaya çıkaniklim değişiklikleri yaşamımızda olumsuz etkilerini giderek artırmaktadır. Genelde yurdun dört bir yanında kuraklıktan şikayet edilirken bir yanda yaşanan büyük orman yangınları, diğer yanda zamansız yağan aşırı yağmurların sebep olduğu sel felaketleri nedeniyle yaşadığımız çaresizliği sizler de hatırlarsınız. İstiklal Marşı şairi merhum Mehmet Akif Ersoy’un dizeleri geliyor dilime;
Ya Rab bu uğursuz gecenin yok mu sabahı,
Mahşerde mi biçarelerin yoksa felahı
Nur istiyoruz . . . Sen bize yangın veriyorsun
Yandık diyoruz . . . Boğmaya kan gönderiyorsun.
Büyük şairin bu içten feryadı bir kez daha hislerime tercüman oluyor.
Yaz aylarında basında yer alan haberlere göre,uzun zamandır okyanuslar ısınmaya başlamış, 1980 den bu tarafa ısının 0.5 derece arttığı, her on yılda deniz ısısının 0.2 derece artmaya devam edeceği bilimsel çevrelerce açıklanmıştı. Okyanuslardaki ısı artışı sonucu buzullarda erime başladığı tespit edilmiş. Eriyen buzullar nedeniyle deniz seviyesinin her yıl 1.2 mm yükseldiği hesaplanmış. Bu durumda 2100 yılının sonunda deniz seviyesindeki yükselmenin 55 cm’yi bulacağı ifade ediliyor. Hatta yapılan bir çalışmada tüm buzulların erimesi halinde sular altında kalacak bölgelerin haritası (8 Kasım 2013 tarihinde) çıkarılmış. Bu haritaya göre Türkiye sahillerindeki 5 ilin (Tekirdağ, İstanbul, Bursa, İzmit ve İzmir) büyük bir kısmının sular altında kalacağı öngörülmüş.
Küresel olarak bu gidişe engel olunamaz ise, sahildeki canlıların su baskınlarından, iç kesimlerdeki canlıların da kuraklık ve çölleşmeden dolayı kaçacak yer arayacakları anlaşılıyor. O halde biz de Türkiye’de çölleşme tehdidi altında olan yerlerle, çölleşme olmayan yerleri belirlemeye çalışalım.
Türkiye Çölleşme Hassasiyet Raporu:
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ve TÜBİTAK-BİLGEM işbirliği ile Türkiye Çölleşme Modeli ve Hassasiyet Haritası’nın oluşturulması çalışmaları 2015 yılında tamamlanmıştır. (Bu başlık altında yer alan bilgiler sözü edilen çalışmayla ilgili rapordan alınmıştır). Çölleşme; kuraklık, yer değişimleri ve insan faaliyetleri neticesinde oluşan arazi tahribatı olarak tanımlanmaktadır. Küresel ölçekte çölleşme kurak, yarı nemli alanlarda, doğal çevreyi ve içerisinde yaşayan insanlar dâhil tüm canlıları olumsuz etkilemektedir.Dolaylı olarak da gıda kıtlığı, açlık, göç, işsizlik, yoksulluk, savaş ve istikrarsızlık gibi büyük sorunlara sebep olmaktadır.
Ülkemiz gerek sahip olduğu iklim özellikleri, gerekse topoğrafik yapısı nedeniyle toprakları erozyona karşı hassas olmasının yanında insan faaliyetlerinden kaynaklanan yanlış uygulamalar gibi sebeplerle, çölleşme tehdidi altındadır.
Ülke topraklarımız çölleşme açısından yaklaşık olarak % 18’i zayıf, % 50.9’ u orta ve % 22.5’i yüksek hassasiyet grubunda bulunmaktadır. Türkiye’de Konya gibi kurak ve mikro klima özelliği gösteren bölgelerimiz bulunmakta ve bu alanlar çölleşme açısından sıcak noktalarımızı oluşturmaktadır. Konya-Karapınar, Iğdır-Aralık ve Urfa-Ceylanpınar çok yüksek hassasiyeti gösteren bölgeler olarak görülürken, Tuz Gölü havzası, Ereğli-Karaman bölgesi, Urfa-Ceylanpınar-Mardin-Batman hattı ile Eskişehir çevresi orta ve yüksek hassasiyet grubunu oluşturmaktadır. Yeşilin, yağışın ve nemin bol olduğu Karadeniz bölgesi ise en düşük hassasiyet sınıfında yer almaktadır.
İl bazında çölleşme hassasiyet sınıfları dağılımına baktığımızda;
Aksaray ili (%0,02 Zayıf, %2,40 Orta, %96,6 Yüksek)
Şanlıurfa ili (%0,08 Zayıf, %4,89 Orta, %96,4 Yüksek)
Nevşehir ili (%0,01 Zayıf, %13,02 Orta, %94,5 Yüksek) çölleşme açısından en hassas illeri oluşturmaktadır.
Rize ili (%84,2 Zayıf, %5,2 Orta, %0,00 Yüksek)
Ardahan ili (%77,1 Zayıf, %11,8 Orta, %0,00 Yüksek)
Düzce ili (%85,2 Zayıf, %14,6 Orta, %0,00 Yüksek) ise en az hassasiyet taşıyan iller kategorisinde yer almaktadır.
Türkiye ölçeğinde sektörler bazında çölleşme hassasiyet sınıfları dağılımına baktığımızda ise;
Türkiye orman varlığı 22.621.395 hektar ile ülke yüzölçümünün %29 unu kaplamaktadır.
Türkiye Çölleşme Hassasiyet Haritası arazi kullanım durumuna göre incelendiğinde; Türkiye’deki orman alanlarının yalnızca %0,36’ sı yüksek çölleşme hassasiyetindeyken, %30,79’ u orta ve %68,86’sı düşük düzeyde çölleşme hassasiyetindedir.
Türkiye’deki tarım alanlarında çölleşme hassasiyeti daha yüksek derecede olup; tarım alanlarının %26,25’i yüksek, %64,77’ si orta ve %8,98’i ise düşük derecede çölleşme hassasiyeti göstermektedir.
Mera alanlarının ise % 34,56’sı yüksek, %52,45’i orta ve %12,99’u düşük çölleşme hassasiyetindedir.
Çölleşmeye karşı tedbirler:
Bu çalışma ile çölleşme açısından Türkiye’nin sıcak noktaları tespit edilmiştir. Oluşturulan dinamik sistem sayesinde, güncel veriler ile Türkiye Çölleşme Modeli periyodik olarak çalıştırılacak ve Türkiye Çölleşme Hassasiyet Haritası periyodik olarak yenilenecektir. Böylece, ülkemizin çölleşme trendi belirlenmiş olacaktır. Oluşturulan izleme ve değerlendirme sistemi sonucuna göre çölleşme açısından tedbir alınması gereken öncelikli alanlar belirlenmekte ve hangi kritere göre hassasiyet altında olduğu tespit edilebilmektedir. Yapılan tespit sonucu ortaya çıkmış olan olumsuz duruma müdahale edilebilmesi için ilgili kurum kuruluşların ve vatandaşlarımız gerekli tedbirleri alabilecek ve buna göre faaliyet yürütebilecektir. Bu sayede, tahrip olan arazinin iyileştirilmesine ilave olarak, arazinin tahrip olmadan önce korunması ve sürdürülebilir kullanımı sağlanmış olacaktır.
Dileriz yazılanları ve söylenenleri ayniyle uygulayıp beklenen iyileşmeler sağlanabilsin. Aslında bu sorun tüm dünya ülkelerinin hepsinde, elbirliği ile, inançla ve inatla uygulanması gerekmektedir. Yoksa birkaç ülkenin iyi niyetle çölleşmeyi engelleme çabaları o korkunç sonu ülkesinde biraz erteleyebilmekten öteye geçmeyecektir. Doğa dengelerini pervasızca bozan, kaynakları sorumsuzca sömüren ve çevreyi sorumsuzca kirleten insanoğlundan acımasızca intikam almaya kararlı görünüyor. Ülkemizin Çölleşme Hassasiyeti Haritasını sizlere iletmeye çalıştım. Bu haritayı dijital ortamda büyüterek incelemenizi öneririm. Çölleşmenin boyutlarının sizleri de korkutacağından hiç şüphem yoktur.
- İhracat kısıtlaması üretimi nasıl etkiledi - Ekim 31, 2024
- İhracat kısıtlaması ne durumda - Ekim 7, 2024
- Ülke nüfusu 85, kazan mevcudu 93 milyon - Ağustos 27, 2024
Comment here