Kategori Dışı

Yemek sanatı

İlk olarak 2017 Mayıs ayında kullanmıştım bu başlığı Toplu yemek hizmetinden bahsettiğim kitabımın başlığında ‘Biz sanatımızı sunuyoruz ‘ diyerek… Devrik cümlelerle dolu acemi bir deneyim 😊

Kim ne düşünür bilemem ama benim bakışım bu. Yemeği sanata dönüştürmeyi başaran her şefe de hayran olduğumu ayrıca belirtmemde fayda var. Çok özel bir meslek son dönemlerde bu mesleğin kıymetini bilmeyen gençlerle de karşılaşıyorum ve üzülüyorum. Yapmayın lütfen bu özel deneyimin tadını çıkarın.

Yemek Yemek Doğamızda Var

İlk ilkel insanlardan başlayarak enerji ihtiyacımızı sağlayabilmek ve yaşamsal faaliyetlerimizi devam ettirebilmek için yemek yemek bir gereklilik olmuştur.

Evrim araştırmalarında ilk insanların fizyolojisinin otçul beslenmeye uygun olduğundan bahsediliyor.

Şu anda işlevlerini genel olarak yitiren ve çene yapımızda sorunlu bir süreç geçirmemize sebep olan yirmilik dişlerimiz otçul beslenme sürecinde aktif bir kullanıma sahipmiş.

Zamanla bitkilerden sağlanan enerjinin yetersiz kalışı insanları et yemeye yöneltmiş. Etçil beslenmeye geçişte adaptasyon sorunu yaşayan atalarımız olmuş. Fakat yaşamla ölüm arasında verilen savaş etçil beslenmeye geçişi bir gereklilik haline getirmiş.

Et tüketimi vücuda bitkilerin sağladığı enerjinin çok daha fazlasını vermeye başlıyor.

Etçil beslenmeyle birlikte beyin için gerekli enerji sağlanıyor ve beyin kapasitesi büyümeye başlıyor.

Etin beynin evriminde önemli bir yeri olduğu söyleniyor.

Beynin büyüklük olarak vücutta % 2lik bir yer kaplıyor olmasına karşılık vücuda giren enerjinin % 20 si kadarını harcıyormuş. En masraflı organımız denilebilir.

Beynin günlük ihtiyacı ise şekerli besinlerden sağlanıyor.

Günlük enerji kaynağı glikoz.

Beyinde şeker miktarının azalması insan bünyesinde sorunlara sebep olabiliyorken çok fazla artması da tahribata yol açabiliyor.

Farklı bir yaklaşımda ise karbonhidratların besin zincirine katılmasının beyin gelişiminde etkili olduğudur.

Bu gelişmelerin doğal sonucu olarak da beyin kapasitesinin artması ve daha etkin kullanılmaya başlaması, devamında yerleşik hayata adaptasyon, birbirini takip ederek yüzyıllar içerisinde devam ediyor.

Ateşin Keşfi

Tabi ki yemek sektörüne en büyük katkı olarak düşündüğüm buluş

ise ateşin bulunması.

Ve kontrollü şekilde kullanılmaya başlanması.

Sadece sektöre değil tabii ki…

Ateş bulunmadan önceki dönemlerde besinler çiğ olarak tüketilirken ki birçok gıdanın çiğ tüketimi çok zor.

Ateşin bulunmasıyla beraber beslenmemize yeni gıdalarda katılmaya başlıyor.

Bu süreçte birçok ilgi çekici deneme yapıldığına eminim.

Önce belki rastlantı, sonrasında diğer besinlerle karıştırılarak pişirilmeye başlanması. Piştikçe ortaya çıkan koku değişimi, kokuların duyularında uyandırdığı heyecan, her denemede keşfedilen farklı bir lezzet bunun onlara verdiği mutluluk.

Düşünmek bile benim içimi heyecanla dolduruyor.

Bir zaman makinesi olsa ve o anlara tanıklık edebilsem.

Kabul edin hayal kurmanın kimseye zararı dokunmaz.

Yemeklerin günümüzde bu kadar çeşitli olmasının temelleri o dönemlerde başlıyor vekültürel yemek zenginlikleri zaman içerisinde tarihteki yerini alıyor.

Bazı gıdaların çiğ tüketimi zorken pişirilmesiyle daha rahat tüketilmeye başlıyor dedik.

Örneğin, hepimizin çokça kullandığı patatesi pişirdiğimizde sindirilebilirliği ortalama yirmi kat daha fazla olacak.

Ateş demişken,

Şimdi evlerimizde fırınlarımızın içine sıkıştırılmış ısılar, ocaklardan bize sunulan ateşişimizi gerçekten de kolaylaştırdı.

Teknoloji önümüzdeki yüzyıllarda şu anda hayal dahi edemediğimiz çok daha fazlasını sunmaya başlayacak. Buna şüphe yok.

Yine de odun ateşi, köz üzerinde pişirilen yemeklerin yerini alamadığını söylemeliyim.

Biraz ilkel kalmak bazen güzel sanki.

İnsanoğlu yerleşik yaşantıya geçmeye başladığı andan itibaren aslında toplu yemek organizasyonları da bir şekilde başladı doğal akış içerisinde.

Önce üst düzeylerin ihtiyaçları

Sonra düğünler, cenazeler, özel kutlamalar…

Ve Aşçılık mesleği de bu doğal akış içerisinde ortaya çıktı.

Günümüzde popüler ve eğitim veren birçok kurum olmasına rağmen severek yapıldığında kesinlikle sanata dönüşen bir meslek.

Yemeği her şekilde sunabilirsiniz veya pişirebilirsiniz, onu sanata dönüştürecek olan içerisine sizden kattıklarınız lezzetini dayanılmaz yapmak için pişirirken geçirdiği süreç ve tabağa yerleştirirken ona verdiğiniz özenle olacak.

Canım Meslektaşım;

Bir gün insan yönetmenin evrak işlerinin onun ruhuna aykırı olduğunu söyleyerek işini bıraktı ve aşçı olmaya karar verdi.

Çok da hızlı uygulamaya geçti.

Onu çalıştığı mutfakta ziyarete gittiğimde anladım.

Yemek yapmıyordu aşk yaşıyordu. Gözlerindeki heyecanı görmeliydiniz.

Ve hazırladığı tabağı müşteri yerken izlemesi,şahane bir tabloya bakmaktan farksızdı…

İşinizi severek yapın.

Kalbinizle yaptığınız her iş sanatlaşır zamanla.

Sanatınızı sunmaya başladığınızda kimsenin anlayamadığı bir gülümsemeyle bakarsınız dünyaya.

İmzanızı atacağınız güzel lezzetler sunmaya devam edin.

Ve hep kendinize güvenin…

 

 

 

Loading

Memnune Demirel
Latest posts by Memnune Demirel (see all)
Paylaş :

Comment here