Kategori Dışı

Dünyada şehirleşme ve gıda tüketimine etkileri

Ekonomik krizi yaşarken başka hiçbir şeyi görmüyor insanın gözü. Onunla yatıp onunla kalkıyoruz. Kriz uzadıkça karamsarlık ve bıkkınlık, ümitlerimizi yerle bir ediyor. Başka bir şey düşünmek, ekonomik krizden başka şeyler konuşup meşguliyet alanımızı biraz değiştirmek ihtiyacı içimizi kaplıyor. En azından ben böyle hissediyorum. Onun için başlıktaki konuyu seçmeyi tercih ettim.

Dünya nüfus artış hızı baş döndürücü bir seviyeye ulaşmış durumda. İstatistikler insan sayısının her saniyede 2,6 kişi arttığını gösteriyor. Bu hıza nasıl ulaştığımıza şaşırmamak mümkün değil.  Dünya nüfusunun ilk insanlar döneminde 200 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Neolitik Devrim olarak anılan, insanların tarıma başladığı ve göçebelikten yerleşik yaşama geçtiği dönemde insan nüfusunun 3 milyon civarına ulaştığı düşünülmektedir. Sonraki süreçte Milattan Sonra 1600 yılında 600 milyon, 1804’de 1 milyar, 2000 yılında 6 milyar ve 2023 yılında tahminen 8 milyara ulaşıldığı bilim çevrelerince hesaplanmaktadır.

Kırsaldan kentlere göç;

Sanayileşme ve tarımda makineleşme aşamalarını tamamlamış olan gelişmiş ülkelerde, tarım alanında işçi ihtiyacı azalırken şehirlerde iş olanakları artmıştır.Bunun sonucu kentleşme ilk olarak gelişmiş ülkelerde başlamış ve hızlı bir şekilde tamamlanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerdeise gelişmiş ülkelerdeki kadar hızlı olmasa dasanayileşme ve tarımsal mekanizasyon alanında sağlayabildikleri ilerleme ölçüsündekentleşme başlamış ve halen de dünya genelinde devam etmektedir.

Bilimsel çevrelerce yapılan tespitlere göre;

– 1950’li yılların başında dünya nüfusunun %30’u kentlerde yaşamaktadır.

– 2005 yılındagelişmiş ülkelerde şehirlilik oranı %75 düzeyine ulaşmıştır. Bu oranın 2030 yılında %82 seviyesine çıkacağıhesaplanmaktadır. Bu 7 puanlık artış 114 milyon yeni şehirli nüfus anlamına gelmektedir.

– Gelişmekte olan ülkelerde ise 2005 yılında %43 olan şehirlilik oranının aynı süreçte %57’ye çıkması beklenmektedir. Bu 14 puan 1 milyar 694 milyon yeni şehirli nüfus demektir.

– 2010’lu yıllarda dünya nüfusunun yarıdan fazlasının (3,3 milyar kişinin) şehirlerde yaşamaya başladığı belirlenmiştir.

– Kentsel nüfusun, 2030 yılında %60 oranına, 2050 yılında ise %70 seviyesine (bu 5 milyarı aşkın insan demektir) yükseleceği hesaplanmaktadır.

Kentleşmenin gıda tüketimine etkisi:

Hızlı kentleşmenin sonucu, kırsal alanda bitkisel ve hayvansal üretim yapan kişiler mevcut iş alanlarını terk ederek şehirlerde hizmet, sanayi, madencilik ve ticaret gibi sektörlerde çalışarak geçimlerini sağlamaya devam edeceklerdir.  Kentler böylece hızla büyüyüp sayıları artarken, hayvansal ve bitkisel gıda tüketim gereksinimi de aynı hızla artacaktır. Bu göçün sonunda kırsal alanda kalıp üretime devam eden kişi sayısı azalırken, hayvansal ve bitkisel üretimde de açıkların ortaya çıkması ihtimali doğal olarak artmıştır. Tarımsal üretim teknolojilerinde sağlanmış ve sağlanacak gelişmelerle hayvansal ve bitkisel üretimde birim alandan elde edilen verimin artacağı, bu yolla olası üretim açıklarının büyük ölçüde kapatılabilmesinin mümkün olacağı düşünülmektedir. Şehirleşmenin devamı süresince daha çok et, daha çok bitkisel ürünlerin ve buna ilaveten sanayi ürünü gıdaların tüketilme gereksinimi artarak devam edecektir.

Şehre yerleşip tarım dışı sektörlerde çalışmaya başlayan aileler artık kırsal alandaki gibi kısmen de olsa kendi ürettiklerini tüketme lüksüne sahip değillerdir. Artık beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için ekmeği, sütü, yumurtayı, sebze ve meyveyi para vererekmarket ve pazarlardan satın almak, ailenin gelirleri ölçüsünde oluşturulacak bir bütçe dahilindeharcamalarını düzene koymak zorunda kalacaklardır. Maaşlarından kazandıklarını ilk önce beslenmeye ayırmaları gerekecektir. Beslenme gereksinimini karşılayabilmek amacıyla örneğin günde 8 ABD Dolar aile gelirinden ayrılmasından sonra geri kalan para, ihtiyacın önceliğine göre barınma, giyinme, ulaşım, eğitim, sağlık vb. giderlere ayırılabilecektir.

Bunun sonucu şehirleşmenin getirdiği yeni düzene uyum sağlama sırasında belli gıda maddelerinde talep artışları oluşacaktır. Ailenin gelir durumu iyiye gitmesi halinde sebze tüketiminde azalma buna karşılık hayvansal protein tüketiminde artış olabilecektir. Genelde Dünya nüfusunun artışı ile birlikte et ve bitkisel besin üretiminde de artış beklenmesinin, 2050 yılına gelindiğinde 9,7 milyar insanın beslenmesini sağlayacak üretim olanaklarına sahip miyiz tartışmalarının sebebi işte bu yüzdendir.

16 Ekim 2023 DÜNYA GIDA GÜNÜ

Her sene aynı tarihte düzenlenen etkinlikler ile kamuoyunun dikkatini çekmek ve farkındalık yaratmak için harcanmakta olan çabaların başarılı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bir biri arkasına yaşanan salgın COVİT-19pandemisi, ekonomik kriz gibi küresel sıkıntılar, bu güne kadar insanın açlıkla girdiği mücadelede kazandığı olumlu gelişmeleri kaybetmesiyle sonuçlanmıştır. 2019 yılında açlıkla karşı karşıya olan insan sayısı 613 milyona inmiş iken, 2023 yılına gelindiğinde 122 milyon artarak 735 milyon kişiye yükselmiştir.

Birleşmiş Milletler Raporuna göre, Asya ve Latin Amerika’da açlığın bir miktar azaltılabildiği gözlemlenebildiyse de Batı Asya, Karayipler ve Afrika’nın tüm alt bölgelerinde açlık hala artarak devam etmektedir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi olan 2030 yılına kadar “Açlığa son” vermek pek mümkün görülmemekte, o tarihte de 600 milyon insanın hala açlıkla karşı karşıya olacağı tahmin edilmektedir.

RAKAMLARLA DÜNYADA SÜRMEKTE OLAN AÇLIK GERÇEĞİ

  • 7 KİŞİDEN 1’İ GECE YATAĞA AÇ GİRİYOR.
  • ÜRETİLEN GIDANIN 1/3’Ü ÇÖPE GİDİYOR.
  • 5 YAŞ ALTINDAKİ ÇOCUKLARIN %45’İYETERSİZ BESLENMEDEN ÖLÜYOR.
  • 3 KİŞİDEN 1’İ SAĞLIKLI BİR YAŞAM İÇİN YETERLİ GIDAYI ALAMIYOR.
  • 3,1 MİLYON ÇOCUK HER YIL AÇLIKTAN ÖLÜYOR.
  • AÇLIK HER 4 SANİYEDE BİR CAN ALIYOR.

(kaynak: FoodAid Foundation)

Loading

Yüce Canoler
Paylaş :

Comment here