Kategori Dışı

Kahramanlarımıza bin selam olsun

Kurtuluş Savaşı içinde binlerce kahramanlık öyküsünü barındırır. 7 den 70′ e bir milletin destanıdır. Görünen, bilinen kahramanların yanısıra az bilinen veya hiç bilinmeyen kahramanlarımız vardır.Bunlardan ikisini hatırlatmak istiyorum. Yörük Ali Efe ve Gördesli Makbule…
Hepsinin ruhu şaad olsun. Biz kendilerinden razıyız. Allah’da razı olsun.

İzmir’in Yunan tarafından işgal edilmesi ile birlikte Ege’de çeteler ortaya çıkmıştır. Aydın ili bu anlamda çok önemlidir. Çetelerin Aydın’da oluşturdukları hat 20 ay süre ile Yunanı meşgul etmiş, düzenli ordunun kuruluşuna zaman kazandırmıştır.Demirci Mehmet Efe, Sarı Edip Efe ve diğerleri… Bu efelerin en ünlüsü Yörük Ali Efedir.

Yörük Ali Efe

-“Dur” Efe kolunu kaldırmış kızanlarına sesleniyordu.

Yol kenarında iki hatun vardı. Bunlardan biri başörtüsüyle başını ve yüzünü tamamen örtmüştü. Diğeri ise orta boylu 16-17 yaşlarında esmer karagözlü bir genç kızdı.

Genç kızın başı ve yüzü açıktı. Örtüsü omuzlarında sallanıyordu.

Bu davranış, yörenin örf ve adetlerine göre iki manaya geliyordu.

Kadın böyle bir harekette bulunduğu zaman karşısındaki erkek ya onun yüzünü gözlemek ihtiyacını hissetmeyecek kadar yakınıdır veya kadın o erkeği adam yerine saymamaktadır.

Efe karşısında dimdik duran ve gözlerini kırpmadan ona bakan genç kızı uzun uzun süzer.
Kız “Ben yüzümü erkekten gizlerim.”dedi

Efenin solunda at üzerinde duran baş kızanı tüfeğini omuzladı. Fakat Yörük Ali uzanıp tüfeğin namlusunu yakaladı.”

-“Rahat dur” dedi

Sonra yine kıza döndü:

-“Demek beni erkek yerine koymuyorsun öyle mi?”

Genç kız, Efenin gözlerine bakarken yüzünde en ufak korku izi yoktu. Başıyla Aydın istikametine göstererek:

-“Erkek olanın burada işi ne” diye konuştu.

“Aydın gâvur elinde. Şehir yanıyor. Kardeşlerimizi düşman kesiyor. Hâlbuki sen ovalarda dolaşıyorsun.”

Efe cevap vermedi. Yalnız bakışları uzaklara Aydın ‘a doğru kaydı. Ufukta yükselen kara dumanları seyretti. Sonra genç kıza döndü:

-“Öyle olsun” dedi “görüşürüz”.

Ve atını sürdü. Atlılar tozu dumana katıp uzaklaştılar.

Yörük Ali Efenin milli mücadeleye iştiraki böyle başladı. Efe düşmana karşı ilk kurşunu 13 Haziran 1919 tarihinde Sultanhisar’da attı. O gece Malkoç köprüsündeki Yunan karakolunu bastılar.

Efe binleri bulan kuvvetiyle düşmanın başına yaman bir bela kesildi. En umulmadık yerde ortaya çıkarak girdiği yeri darmaduman etti.

Yörük Ali’ye gösterdiği yararlıklar üzerine TBMM tarafından Milis albaylık rütbesi verildi ve Güney Cephesi komutanlığına tayin edildi. Efe üç yıl durmadan savaştı. Sonunda Türk ordusu 7 Eylül’de Aydın’a girdiği zaman başta Yörük Ali göründü. Halk yol boylarına toplanmış onbinlerce ağızdan sevinç çığlıkları çıkıyor gözyaşı alkış kıyamet gidiyordu”

GÖRDESLİ MAKBULE

Türk kadını İstiklal Harbinde erkeği ile omuz omuza savaşmaktan geri kalmamıştır.
Bu kadınlar bir an olsun ölümü düşünmeden cepheden cepheye koşmuştur. İçlerinde birçoğu şehadet mertebesine ulaşmıştır.

İşgal Komutanlığına bağlı büyük bir kuvvet Demirci Akıncılarının peşine düştü. Akıncılar Ulus Dağı’nın karlı ormanlarına daldılar. Bu güzel dağın yollarını iyi bildikleri için iki kez kuşatmayı yarıp çıkmayı başardılar. Dağılan müfrezeler ikinci kuşatmadan kurtulunca 17 Mart Cuma günü buluştular. Bütün akıncıların yüzü taş gibiydi. Kuşatmayı yararken bazı akıncılar gibi Müfreze Komutanlarından Halil Efe’nin eşi Gördesli Makbule de şehit olmuştu. Halil Efe’yi delice seven Makbule, kocasından ve akıncılardan hiç ayrılmamış, sürekli birlikte gelmişti. Halil Efe de eşini öyle severdi. Sevgileri ve yiğitlikleri efsane gibi yayılmıştı dört yana. Makbule’yi Ulus Dağı’ndaki Kocayayla’da, kimsenin bulamayacağı bir köşede toprağa verdiler.

Akıncı ahlakınca şehit olanlara ağlamak ayıptı. Makbule’nin toprağa verildiği gün, akıncılar Halil Efe’yi de, birbirlerini de ayıplamadılar. Hepsi kana kana ağladı.
Turgut Özakman – Şu çılgın Türkler

 

Loading

Dursun Arık
Paylaş :

Comment here