Bu sayımızda Giresun Kültür Araştırmalarına yıllarını vermiş bir yazarımızı Hayrettin GÜNAY’ ı konuk ettik. Doğu Karadeniz Temsilcimiz Nihat ÖZTÜRK’ ün gerçekleştirdiği söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Hayrettin Günay kimdir, kısaca anlatır mısınız?
1954 yılında Görele’nin; eski adı Çürükeynesil, bugünkü adı Sağlık Köyü olan köyünde doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokulu ve liseyi Görele’de okudum. 1976 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nden mezun oldum ve ilk görev yerim Posof’ta öğretmenliğe başladım. Daha sonra Eynesil Lisesi, Görele Ortaokulu, Alucra Aktepe Ortaokulu’nda Türkçe öğretmenliği yaptım. Lisans tamamlamayı bitirip 2002 yılında emekli olana kadar Görele Lisesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptım. Emeklilik sonrası bazı özel eğitim kurumlarında çalıştım. Bugün fiilen emekli olup köyümde yaşamaya ve yazmaya devam ediyorum.
Yazarlığa ne zaman başladınız?
Lise yıllarında, 1969 yılında yayınlanan ilk şiirimle başladım desem de 1997 yılında yazmaya başladığım Yeşilgiresun Gazetesi yazarlık hayatımın asıl başlama noktası olmuştur. Edebi Sohbetler başlığı altında bu köşede; halk bilimi, dil, edebiyat, sanat, spor, tarih, kitap tanıtımı, eleştiri, gezi yazısı, anı, inceleme türü yazılar yazıyorum. Bunun yanında çeşitli dergilerde de yazılarım yayınlanıyor. Her ne kadar geçmişte şiirler yazmış olsam da o dönemin çok uzun sürmediğini söyleyebilirim. Halk bilimi çalışmalarım ve yazılarım daha ağır bastı. Onlar yazı hayatımda daha ön plana çıktı.
Sizi sadece okullarda edebiyat dersine giren bir öğretmenden çok çalıştığınız bölgenin halk kültürüyle yakından ilgilenen bir saha araştırmacısı olarak görüyoruz. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Özel bir nedeni olabilir mi?
Doğduğum köy halk bilimi açısından Görele ilçesinin en zengin köylerinden birisidir. Bitirme tezimi köyümden derlediğim manilerden yazmıştım. Babam, Haşim Günay kasaplık ve sepetçilik yapardı. Kaval çalar, türkü söylerdi. Kendisinin yaktığı türküler vardı. Şair Ahmet Kaçar komşumuzdu ve çok kitabı vardı. O kitapları okuyordum. Lise’de Fethi Karamahmutoğlu edebiyat öğretmenimizdi. Köyümüz bir folklor madeniydi. Dönemin kemençe ustalarıyla çok yakındım. Onların meclislerinde bulundum. Davul-zurna çalanların çoğunu tanımış, sohbet etme imkânı bulmuştum. Bu ortamların etkisinde kaldığımı düşünüyorum. Onun için de görev yaptığım yerlerin halk bilimiyle ilgilendim. Posof ve Alucra’dan derlemeler yaptım, Görele halk bilimi ve kemençe konusuna özellikle ağırlık verdim. Kişisel gezilerimde gittiğim yerlerin halk kültürüne erişmeye çalıştım.
Kemençe demişken, sözü 2022 yılında yayınlanan ve kaynak eser olarak değerlendirilen kitabınıza getirmek istiyorum. Bu eser nasıl ortaya çıktı?
Kitabın tam adı, “Kültür Hazinemiz Kemençemin Üstüne; Kemençe, Türkü ve Horan Yazıları”dır. 1970’lerden günümüze yaptığım halk bilim çalışmalarından yazdığım ve çeşitli gazete ve dergilerde yayınlan yazılarımı topladığım bir kitaptır. Yaklaşık 600 sayfaya yakın olan kitapta kemençe ve kemençeyle bağlantılı hemen her konuyu yazmaya çalıştım. Görele kemençesinin teknik özelliklerinden tutunda kemençenin gündelik hayatımızdaki yeri, imeceler, düğünler, kemençe türküleri, kemençeciler, bölgeye gelişi ve dağılışı, yöre mutfağı, gelenekler- görenekler, halk kahramanlar, kolbastı ve horan tartışmaları gibi konularda yazdığım yazıları topladım. Halk bilimi çalışmalarına kaynak oldu. Genişletilmiş ikinci baskıya hazırlanıyoruz. Yine benzer konuları içerek iki kitap çalışmam daha var. “Horon mu horan mı?” tartışmasına horan anlamında bilimsel açıklık getirdik.
Yörede bu tür çalışmalarda konyak kişi olarak değerlendirildiğinizi biliyoruz. Kısaca bunlardan da söz edebilir misiniz?
Başta TRT olmak üzere birçok TV kanalının bölgemizde yaptığı kültürel ve belgesel çalışmalara kaynak kişi olarak destek oldum. TRT Avaz, Anadolu’nun Sıcak Yüzleri isimli belgeselinde benimle ilgili çekimler yaptı. Yine birçok konferans ve panele davet edildim. Kültür zengini yöremizin değerlerini yazılarım ve kitaplarımla derlemeye çalışıyorum.
Bize ve okurlarımıza zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Yeni çalışmalarınızı heyecanla bekliyoruz.
- Karadenizlinin Vazgeçemediği Damak Tadı …MISIR EKMEĞİ - Kasım 29, 2024
- DÜDEN ŞELALESİ - Ekim 31, 2024
- Karadeniz’in Taze Fasulye Yemekleri - Ekim 7, 2024
Comment here