Yazarlar

Almanya bizi gerçekten kıskanıyor mu?

Son yıllarda bolca esprisi yapılan bir espri -bana göre avuntudan öte gitmeyen içi boş bir söz- bu “Almanya bizi kıskanıyor…” ama gerçekten öyle mi? değil mi? Almanya gerçekten bizi kıskanıyor mu? böyle bir şey olabilir mi? dergiye yazıyı hazırlarken Almanya’da bulunduğum için bu konuyu irdeleyeyim dedim.

Öncelik demokrasisi oturmuş; ekonomisi hem Avrupa’da hem Dünya’da ilk sıralarda gelen, bütçesi her zaman fazla veren, pandemi döneminde bile koşullardan çok etkilenmeyen, bir çırpıda sayabileceğimiz dünya markası araba-beyaz eşya-teknoloji vb. Ürünlerinde dünya lideri olan bir ülke Almanya.

Almanya bugünlerde bir seçim arefesinde (Europa Wahl). Avrupa Birliği (AB) vatandaşları, 6 Haziran-9 Haziran 2024 tarihleri arasında 400 milyondan fazla seçmenin katılması beklenen Avrupa Parlamentosu seçimlerine hazırlanmakta. Birliğin yetki alanına giren tüm konularda ortak yasa koyucu olarak hareket eden Parlamento, AB bütçesinin onaylanmasında ve Avrupa Komisyonu’nun gelecekteki mimarisinin şekillendirilmesinde söz sahibi. Bu nedenle haziran ayındaki oylama büyük önem taşımakta. SPD lideri ve başbakan Olaf Scholz iddialı. Almanya her dönem Avrupa Birliğinin önemli üye aktörlerinden biri olmuştur.

Seçim gündemine kısaca değindikten sonra gelelim başlık konumuza ve rakamsal veriler ile konuya eğilelim.

Almanya ve Türkiye’nin Ekonomik Karşılaştırması

Almanya ve Türkiye, Avrupa’nın iki önemli ülkesi olarak, farklı ekonomik yapılar ve büyüklükler sergiliyor.

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)

Almanya, Avrupa’nın en büyük ekonomisi ve dünyanın dördüncü büyük ekonomisi. 2023 verilerine göre Almanya’nın GSYİH’sı yaklaşık 4,5 trilyon USD civarındadır. Kişi başına düşen GSYİH ise 55.000 USD’nin üzerindedir. Buna karşılık, Türkiye’nin GSYİH’sı yaklaşık 900 milyar USD’dir ve kişi başına düşen GSYİH ise 10.000 USD civarındadır. Bu fark, iki ülkenin ekonomik büyüklüğü ve refah seviyesi arasındaki farkı açıkça ortaya koymaktadır.

Sanayi ve Üretim

Almanya, yüksek teknolojili üretim ve mühendislik ürünleri ile tanınır. Otomotiv, makine, kimya ve elektrikli cihazlar Almanya’nın önde gelen sanayi sektörleri. Özellikle otomotiv sektörü, Almanya ekonomisinin bel kemiğini oluşturur ve dünya çapında rekabetçi.

Türkiye ise daha çok tekstil, gıda işleme, otomotiv yan sanayi ve inşaat sektörleri ile öne çıkıyor. Türk sanayisi genel olarak Almanya kadar teknolojik gelişmişlik ve katma değer düzeyine maalesef ulaşmamış durumda.

Ticaret

Almanya, dünya ticaretinde büyük bir oyuncu ve Avrupa Birliği’nin en büyük ihracatçısı. Başlıca ihracat ürünleri arasında araçlar, makine ve kimyasallar yer alıyor. 2023 yılında Almanya’nın toplam ihracatı 1,6 trilyon USD’yi aşmış.

Türkiye ise ihracatını çeşitlendirmeye çalışmakta olup, ana ihracat ürünleri arasında tekstil, otomotiv ve beyaz eşya bulunmakta. 2023 yılında Türkiye’nin ihracatı yaklaşık 250 milyar USD olarak gerçekleşti.

Ekonomik Zorluklar ve Fırsatlar

Almanya, yüksek yaşam standardı ve güçlü sosyal güvenlik sistemine rağmen, yaşlanan nüfus, enerji bağımlılığı ve küresel ticaret savaşları gibi zorluklarla karşı karşıya. Enerji dönüşümü (Energiewende) ve dijitalleşme, Almanya için önemli fırsatlar ve zorluklar arasında yer alıyor.

Türkiye ise yüksek enflasyon, dış borç ve işsizlik gibi ekonomik sorunlarla mücadele etmekte. Ancak, genç ve dinamik nüfusu, stratejik coğrafi konumu ve büyüyen girişimcilik ekosistemi ile önemli fırsatlar da barındırmakta.

Almanya ve Türkiye’nin Son 10 Yıllık Enflasyon Oranlarının Karşılaştırması

Enflasyon oranları, bir ülkenin ekonomik istikrarını ve para biriminin değerini gösteren önemli göstergelerden birisi.

Almanya’nın Enflasyon Oranları (2014-2023)

Almanya, istikrarlı bir ekonomik yapıya sahip olup, düşük ve kontrol altında tutulan enflasyon oranları ile tanınıyor. Avrupa Merkez Bankası’nın hedefi doğrultusunda, Almanya’da enflasyon oranları genellikle %2’nin altında kalmakta. İşte son 10 yılda Almanya’nın yıllık enflasyon oranları:

2014: %0.9, 2015: %0.3, 2016: %0.5, 2017: %1.5, 2018: %1.9, 2019: %1.4, 2020: %0.5 ,2021: %3.1, 2022: %6.9, 2023: %4.5

Bu veriler, Almanya’nın genellikle düşük enflasyon oranlarına sahip olduğunu, ancak 2021 ve 2022 yıllarında COVID-19 pandemisinin etkileri ve küresel tedarik zinciri sorunları nedeniyle enflasyon oranlarının arttığını göstermekte ancak bu bile bizim ancak aylık enflasyon oranlarımıza yakın.

Türkiye’nin Enflasyon Oranları (2014-2023)

Türkiye’de enflasyon oranları, özellikle son yıllarda yüksek ve değişken seyrediyor. Bu durum, ekonomik istikrarsızlık, yüksek dış borç, döviz kuru dalgalanmaları ve siyasi belirsizlikler gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanmakta. İşte Türkiye’nin son 10 yıllık enflasyon oranları (elbette TÜİK):

2014: %8.2, 2015: %8.8, 2016: %8.5, 2017: %11.9, 2018: %20.3, 2019: %11.8, 2020: %14.6, 2021: %19.6, 2022: %64.3, 2023: %43.7

Türkiye’de enflasyon oranları, özellikle 2018 yılından itibaren dramatik bir artış gösterdi. 2022 yılında enflasyon oranının %64.3 gibi oldukça yüksek bir seviyeye ulaşması, ülkedeki ekonomik sorunların ciddiyetini gözler önüne seriyor. 2023 yılında enflasyon oranı biraz düşse de, hala yüksek seviyelerde seyrediyor.

Bu farklar, iki ülkenin ekonomik politikaları, yönetim yaklaşımları ve dışsal faktörlere karşı verdikleri tepkilerden kaynaklanmaktadır. Almanya, güçlü ekonomik yapısı ve disiplinli para politikaları ile düşük enflasyon oranlarını korurken, Türkiye’nin yüksek enflasyon oranları, para politikalarının etkinliği ve ekonomik istikrarın sağlanması konusunda önemli zorluklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Bunda kimlerin sorumlu olduğunu da deneyimlerimiz ile şahidiz.

Almanya Türkiye’yi Ekonomik Göstergeler Açısından Kıskanabilir mi?

Son yıllarda siyasi ve sosyal medyada sıkça dile getirilen bir iddia, Almanya’nın Türkiye’yi kıskandığı yönünde. Ancak; Ekonomik Büyüklük ve GSYİH, Enflasyon ve Ekonomik İstikrar, Sanayi ve Teknoloji, Yaşam Kalitesi ve Sosyal Güvenlik, Dış Ticaret ve İhracat alanlarından bakıldığında Almanya’nın maalesef bizden çok ileride olduğunu yukarıdaki rakamsal veriler ile gördük.

Bu nedenle; Ekonomik göstergeler açısından bakıldığında, Almanya’nın Türkiye’yi kıskanması pek olası görünmemektedir. Almanya, ekonomik büyüklük, istikrar, teknoloji, yaşam kalitesi ve ticaret gibi birçok alanda Türkiye’nin önündedir bir kez bu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor. Ancak, bu durum Türkiye’nin potansiyelini ve bazı alanlardaki başarısını gölgede bırakmamalıdır. Türkiye, genç nüfusu, stratejik konumu ve büyüme potansiyeli ile önemli fırsatları da barındırmaktadır.

Kısacası, Almanya’nın Türkiye’yi ekonomik göstergeler açısından kıskanması yerine, iki ülkenin kendi güçlü yönlerini geliştirerek karşılıklı fayda sağlayabilecekleri alanlarda iş birliği yapmaları daha gerçekçi ve yapıcı bir yaklaşım olacaktır.

Sonuç

Almanya ve Türkiye’nin ekonomik karşılaştırması, iki ülkenin ekonomik yapılarının ve performanslarının ne kadar farklı olduğunu ortaya koymakta. Almanya, ileri teknoloji ve yüksek katma değerli üretimi ile öne çıkarken, Türkiye daha çeşitlendirilmiş ancak daha az katma değerli bir üretim yapısına sahiptir. İki ülkenin de kendi iç dinamikleri ve dış etkenler doğrultusunda ekonomik politikalarını şekillendirmesi gerekmekte. Özellikle Türkiyenin yanlış ekonomik politikaları, iç siyasetteki agresif yapı, dış siyasette yalnızlaşma ve yanlışları, göç sorunu ve önemlisi  insan hakları ve hukuk konusundaki negatif tutumlar dış yatırımcı gelmesini etkiliyor-engel oluşturuyor, çünkü kimse can ve mal güvenliğinin olmadığı, hukuksal olarak kendini yeteri kadar güvende görmediği bir ülkede yatırım yapmak istemiyor.

Dışarıdan bakınca görünen böyle, yeni bir yazıda görüşmek üzere…

Soykan ÖZÇELİK Yazılım, Geliştirici @ Çözbim Yazılım

Löhne, Almanya.

 

Loading

Soykan ÖZÇELİK
Takip Edin
Latest posts by Soykan ÖZÇELİK (see all)
Paylaş :

Comment here