Kategori Dışı

Anne köftesi

Bu Pazar her Pazar olduğu gibi giydim spor ayakkabılarımı saldım kendimi sahile.

Amaç; Biraz yürüyüş, biraz temiz hava, biraz da D vitamini malum yaş ilerliyor bazı şeyler artık daha kıymetli

Yürüyüş sonrası zincir kahvecilerden birine bir şeyler atıştırmak için girdim; Kahve ve tulum peynirli domatesli poğaça aldım.

İçerisi yine tıklım tıklım.

Kulağımda yeni nesil müziklerden biri, kahvemi yudumlarken etrafıma baktım çeşit çeşit insan. Kimi sadece kahve içiyor yanında sohbet, kimi benim gibi bir şeyler atıştırıyor. Düşündüm; ailemle kahvaltıya gidecek olsam muhtemelen buraya gelmezdik. Çeşit çeşit kahvaltılıklar, menemen, omlet ve tabii ki yanında çay  da olan bir yer olurdu seçeneğimiz. Bal ve kaymak ikilisi de olacak kesinlikle. Malum babam kahveden haz etmez, küçük kardeşimde öyle. Bana ikisi de olur Karadenizliyim çay yanında serpme kahvaltı da severim, kahve yanında beyaz peynirli omlet ve kruvasanda.

Beyran çorbasına da hayır demem, et kavurmaya ya da tavada kızarmış zargana’ya da. Kahvaltı seçeneğim geniş benim.

Yeme içme tercihlerimizi belirleyen ne?

Eskilerin lezzetli yemeği tarif ederken kullandıkları ‘damak tadı ‘ .

Tam ağzıma layık

Peki, damak tadımız nasıl gelişiyor?

Genç bir insanda ortalama 10000 tane tat tomurcuğu var. Yaşlandıkça bu sayı giderek azalmaya başlıyor.

Bu tomurcuklar 5 ana tadın keyfini çıkarmamızı onları keşfetmemizi sağlıyor.

Acı, ekşi, tatlı, tuzlu ve umami.

Damak tadımız; Doğduğumuz andan itibaren şekillenmeye başlıyor, önce anne sütüyle başlıyoruz tat duyumuzu keşfetmeye annemizin yedikleri var aromasında sonra mamaları deneyimliyoruz, ardından yavaş yavaş sebze ve meyveleri tatmaya başlıyoruz. Sonrasında doğduğumuz kültüre ait lezzetler.

Bulunduğumuz coğrafya, aile yapımız, ekonomik durumumuz, dinimiz, ırkımız yeme alışkanlıklarımızı ve damak tadımızı biz büyürken zamanla şekillendiriyor.

O zaman neden kardeşimle benim farklı tercihlerimiz var?

Ben eğitimim için farklı bir şehre gidiyorum, kardeşlerim farklı şehirlere. Farklı kültürlerden arkadaşlarımız oluyor birbirimizin kültürüne ait lezzetleri deneyimliyoruz.

İş hayatımız başlıyor, büyük şehir hızlı akan hayat yeme alışkanlığımızı farklılaştırmaya başlıyor. Pratik yiyeceklere yöneliyoruz.

Evleniyoruz; farklı bir kültürden /aileden gelen eşimizin yeme alışkanlıklarını deneyimlemeye başlıyoruz.

Ve yıllar içerisinde farklı deneyimlerle şekillenen yeme alışkanlıklarımız oluşuyor.

Yeni lezzetlere tatlara önyargılı yaklaşmadan deneyimlemek yıllar içerisinde bu keşifte inanılmaz lezzetlerle tanışmamıza ve damak tadımızı geliştirmemize de olanak sağlıyor.

Denemeden vazgeçmedim hiçbir lezzetten. Severim farklı lezzetleri tatmayı onları keşfetmeyi evet hepsinin hastası değilim belki fakat deneyimlemek tüm tat tomurcuklarımı kullanarak o hazzı yaşamak harika bir duygu.

Sigara alışkanlığı, kullanılan ilaçlar, hastalıklar, yaşlanma gibi etkenler tat algısını değiştirip zayıflatabiliyor ne yazık ki.

Kardeşlerimle zaman içerisinde farklı damak tatlarımız oluşsa da;

Hepimiz için değişmeyen tek şey; annemizin yemeklerinin bu dünyadaki en lezzetli yemekler olduğu.

‘Anne köftesi ‘ ne çok duyuyoruz değil mi? Restoranlarda bile görürüz ama o bildiğimiz lezzet değil kesinlikle, başkası yaptığında da aynı değil. Her annenin elinden çıkan lezzet aslında kendi çocuğu için en güzeli, çünkü damak tadımızı ilk şekillendiren annemizin yemekleri.

Çok denedim annemin yaptığı köfteyi yapmayı;

Annem yanımda bana anlatırken bile yaptım ama hiçbir zaman onun ki gibi olmadı.

Olamadı

O kadar çok sevgi katamadım demek ki.

Ağzınızın tadı bozulmadan,

Sevgiyle kalın…

 

Loading

Memnune Demirel
Latest posts by Memnune Demirel (see all)
Paylaş :

Comment here