Bildiğiniz üzere dünyamızın %71’i suyla kaplıdır. Ancak, küresel ısınma, yaygınlaşan çölleşme, hemen her sene yaşanan kuraklık, artan nüfus, savurganca tüketim ve artarak devam eden kirlenme gibi nedenlerle dünyamızda su hızla tükenmekte hem de kullanılamaz hale gelmektedir. Unutulmamalıdır ki, sahip olduğumuz suyun %96’dan fazlası tuzlu denizlerden oluşmaktadır. Tatlı suyun %3 kadarı kutuplarda ve buzullarda donmuş vaziyette beklemektedir. Geri kalan %1 tatlı su içme, kullanma, sulama, sanayi ve tarımsal üretim ve benzer amaçlarla kullanılmak üzere nehirlerde, göllerde, bulutlarda ve yeraltında bulunmaktadır. Yeraltı suları tatlı yüzey sularının 100 katı olmasına rağmen büyük bölümü acı su olarak yüzeyden çok derinlerde yer almaktadır.
Birleşmiş Milletler kaynaklarına göreyaklaşık 8 milyardünya nüfusunun ne acıdır ki 2 milyar kadarı sağlıklı içme ve kullanma suyuna erişimde zorluk çekmektedir.Suya ulaşılamayan yerde açlık kaçınılmazdır. Başka bir deyişle dünyada yaşayan her 4 kişiden biri hem susuz hem de açtır. Oysa gezegenimizdeki mevcut kaynaklar yılda 12 milyar nüfusu besleyecek kapasiteye sahiptir. Ürettiğimiz gıdanın üçte birini israf ederek kaybettiğimiz, çevreyi sürekli kirlettiğimiz ve doğayı yarınımızı düşünmeden sorumsuzca sömürüp tahrip etmeye devam ettiğimiz bu yaşam tarzını değiştirmediğimiz, doğanın yeniden üretim gücü kazanabilmesi için kendini yenilemesine fırsat vermediğimiz sürece gıda ve temiz suya erişemeyen insan sayısının her sene artmaya devam etmesi kaçınılmaz olacaktır.
Her yıl yeniden güçlü bir şekilde üretime katkıda bulunabilmesi için doğanın, yıpranan kaynaklarını belirli periyodlarda yenilemesi, güç tazelemesi gerekiyor. Ama ne yazıktır ki insanlık, mevcutkaynakları doymak bilmez bir aç gözlülükle tüketirken, doğaya kendini yenilemesi için gerekli zaman bırakmıyor. Uzun zamandır daha çok tüketim için doğal kaynakların sınırları zorlanmaktadır. Su kaynakları bu zorlanmanın başında gelmektedir.
Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de suyun çok büyük kısmı tarımsal üretime harcanmaktadır. Ülkemizde suyun %72’si tarımda, %18’i evlerde ve %10’u da sanayide kullanılmaktadır. O halde su tasarrufundan söz edilecek ise en başta tarımsal sulamakonusunda alınacak tedbirler gündeme gelecek demektir. Sonra evlerde ve sonra da sanayide tedbirler düşünülmelidir.
Yıllık yağış ortalaması 300 mm civarında olan bölgelerde nadas sistemi uygulanmasındaki amaç iki yılın yağmurunu toprakta biriktirilerek bir yıl ürün alabilmektedir. Sulama yapılan arazilerden birim başına elde edilen tarım ürünü miktarının, sulama yapılamayan arazilerden elde edilen ürün miktarından en az iki misli fazla olmasıbu nedenle çok büyük önem taşımaktadır.Tarımsal sulama hem ürün miktarının artmasına, hem de çok çeşitli ürünün yetiştirilmesine olanak tanır.Son yıllarda yaşanan iklim değişiklikleri nedeniyle yağışların zamanı ve miktarı alışılmışın dışına çıkmış, kısacası normal düzen bozulmuştur. Tarım ürünü yetiştirmede düzensiz yağışlarınyarattığı olumsuzlukları gidermek için kullanılan su miktarı ve sulama ihtiyacı her yıl giderek artmaktadır. Bu nedenletarımsal sulamada;
– Vahşi (salma) sulama yerine, suyun en verimli ve ekonomik şekilde kullanılmasını sağlayacak etkin ve modern sulama sistemlerinin uygulanması, buna uygun sulama yapılarının tesisi,
– Bitkilerin dönemsel su gereksinimleri ve su kaynağının kapasitesidikkate alınarak uygun ürün çeşitlerinin seçilerek planlı üretimyapılması,
-Su kaynaklarının ve sulama tesislerininakılcı ve planlı olarak yönetilmesi,
çok önem kazanmaktadır.
Yakında büyük firmalar yeni yatırımları yapacağı ülkeleri seçerken, pazara ve hammaddeye yakınlık, ulaşımda kolaylık kriterine göre değil, üretilecek ürünün su gereksinimi büyüklüğüne göre yeterli su kaynağı zenginliğine sahip olup olmadığına bakarak karar vereceklerdir. Örneğin: Üretilecek maddenin su ayak izi büyük ise yatırım için su zengini bir ülke seçilebilecektir. Su ayak izi (su tüketim göstergesi) küçük ürünlerin üretimide yatırımın yapılacağı ülkelerin seçiminde pazara, hammaddeye yakınlık ve ulaşım kolaylığı gibi klasik kriterler ön plana çıkabilecektir.
“Su ayak izi” tabirini biraz açalım. Burada ifade edilmeye çalışılan,yalnızca insanın yaşamak için yeme, içme, temizlik vb. amaçlarla tükettiği su miktarının toplamı değildir.“Su ayak izi” üreticinin ilk ürünü üretirken, sanayicinin bu ürünü (hammaddeyi) işleyip ambalaj dahil pazarlarken ve bu mamulü tüketici tüketirken veya kullanırken, doğrudan ve dolaylı yapılan su sarfiyatı toplamını birlikte değerlendiren sanalsu tüketimi göstergesidir.Aşağıdaki tablosu ayak izi farklarınıilginç bir şekilde ortayakoymaktadır.
SEÇİLMİŞ BAZI HAYVANSAL ÜRÜNLERE AİT ÜRÜN BAŞINA DÜŞEN
GLOBAL ORTALAMA SANAL SU MİKTARLARI
Miktar | Ürün cinsi | Litre |
1 litre | Süt | 1.000 |
1 kg | Peynir | 5.000 |
1 kg | Sığır eti | 15.500 |
1 kg | Koyun eti | 6.100 |
1 kg | Keçi eti | 4.000 |
1 kg | Domuz eti | 4.800 |
1 kg | Tavuk eti | 3.900 |
1 adet | Yumurta | 135 |
Öncelikle (domuz hariç) tabloda yer alan hayvansal ürünlere baktığımızda, en yüksek su harcanan ürünlerin başında gelenler (1000 litre su= 1ton kabul ederek);
Sığır eti 15,5 ton, Koyun eti 6,1 ton, Keçi eti 4 ton, Tavuk eti 3,9 ton olaraksıralanmaktadır. En çok su sarfiyatının sığır, koyun, keçi ve tavuk eti üretiminde olması dikkat çekicidir. Su kıtlığı çeken ülkelerde yaşayanlar, sığır etine karşılık 4 kat daha az su harcanarak üretilen tavuk etine yatırım yapmayı tercih edebileceklerdir.Verdiğim listede bulunmayan bitkisel ürünlerden birkaç tanesinin 1 kg’ının su ayak izleri ise şöyledir;
Çikolata 24 ton, Kahve 21 ton, Çay 9,2 ton, Zeytin 4,4 ton ve Pirinç 3,4 ton, Hurma 3 ton, şeftali 1,2 ton, Un 1 ton, Buğday 500 kg, Mısır 900 kg, Patates 250 kg, Muz 860 kg, Elma Armut 700 kg.
Hemen her gün kullandığımız eşya ve araçların su ayak izleri ise şaşırtıcı büyüklüktedir;
1 çift ayakkabı 8 ton, 1 adet T-Shirt 4,1 ton, 1 adet kot pantalon 10,8 ton, 1 adet bilgisayar 33 ton ve 1 adet otomobil 38 ton.
Bireysel olarak günde 2-3 litre içme suyu tüketiyoruz. Sebze, meyve yıkamada 5-10 litre, banyoda 120-180 litre, tuvalet sifonunda 9 litre, el yıkama 3 litre, çamaşır yıkama 40-100 litre gibi miktarlarda kullanma suyu tüketimi normal kabul ediliyor. Asıl bunların yanında günlük yediğimiz gıdaların üretilmesi için dolaylı olarak 2.000-3.000 litre su harcandığı (su ayak izi) hesaplanmaktadır. Günlük yemek ihtiyacımızın karşılanabilmesi için bir günde içtiğimiz suyun bin katının harcanması gerektiğini hiç aklınıza getirmiş miydiniz?…
Dahası da var!..Hayvansal gıda ağırlıklı beslenen her insan bir günde ortalama olarak doğrudan ve besinler aracılığı ile kendi ağırlığının 100 katı kadar su tüketmiş oluyor. Bu hesaba göre, 70 kg’lık bir insanın bir günde doğrudan ve dolaylı olarak tüketmiş olduğu su 7 tona ulaşmaktadır.
Dünyada mevcut su miktarının sadece binde yirmi beşi (%0,0 25) kullanabileceğimiz özelliktedir. Günlük su ihtiyacımızın çok büyük kısmı nehir ve göllerden karşılanmaktadır. Dünya nüfusu arttıkça su tüketimi ve su kaynaklarının kirletilerek kullanılamaz hale getirilmesi de artmaktadır.
Dünyada su tüketimi 1900 yılına oranla 10 kat artmıştır. 1950 yılında kişi başına düşen su miktarı 16.800 m3 iken 2000 yılında bu miktar 7.300 m3 seviyesine gerilemiştir. 2025 yılında 4.800 m3 düzeyine düşmesi beklenmektedir. Bu düşüşün ana nedeni, Dünya nüfus artışının yanında su kaynaklarının giderek büyük bir hızla kirlenmesidir. Ne acıdır ki, günümüzde kullanılabilir durumda olan birçok tatlı su kaynağı 2025 yılında kirlenme nedeniyle kullanılamaz hale gelecektir. Gelecek 30 yıl içinde su stresi içinde bulunan ülkelerin sayısının 6 kat artacağı tahmin edilmektedir.
“Petrolün alternatifi vardır ama suyun alternatifi yoktur” denir. Elbette doğrudur. Tatlı su temini için başka bir yol bulamayan 120 ülke kurdukları 11 bin tesiste tuzlu sudan içilebilir nitelikte su elde etmektedir. Tatlı suyu denizden elde etmenin yolu bulunmuş gibi görünse de gerek maliyet gerekse bunun yeni sorunlara yol açabileceği endişesi nedeniyle şimdilik mevcut su kaynaklarını koruma fikrine dört kolla sarılmaktan başka çıkar yol olmadığı düşünülmektedir.
Su kaynaklarına sahip çıkmak için o kadar çok sebep ve tedbir var ki burada bunları tek tek saymak mümkün değil. Herkes su kullanımına dikkat etmeli, kendi çapında suyu verimli kullanmak ve israf etmemek suretiyle üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Bireysel olarak suyu kullanırken veya tüketirkenisraf ettiğimizi görmüyor isek, tarımda ve sanayide harcanan suyu eleştirmemiz doğru bir davranış olamaz. Tarımcılar ve sanayiciler de daha az su harcayarak üretim yapmanın birçok yolu olduğunu bilmiyor olamazlar. Kuraklık ve çölleşme nedeniyle akarsu, göl ve yeraltı sularının kurumaya yüz tuttuğu endişe verici yıllar geçiriyoruz.Çevreyi ve su kaynaklarını herkes korumalıdır. Yağmur sularını kanalizasyondan kurtarıp ayrı toplama hatları vasıtasıyla biriktirecektesisler her il ve ilçede yapılmalıdır. Atık suları arıtılmadan çevreye salınmamalıdır. Daha da geç olmadan insanlık su kaynaklarına ve suya gereken saygıyı göstermelidir.
- GIDA ENDÜSTRİSİ YALANLARI - Kasım 29, 2024
- İhracat kısıtlaması üretimi nasıl etkiledi - Ekim 31, 2024
- İhracat kısıtlaması ne durumda - Ekim 7, 2024
Comment here