Kategori Dışı

Kronik sorunlar ve zamlar

Ülkemizde, gıda ve tarım ile ilgili on yıllardan beri arz / talep dengesi tutturulamadığı için kronikleşen sorunlar var. Bunların başında da kırmızı et geliyor.

Kırmızı et, insanoğlunun temel protein kaynağı olmasının yanında, toplumun çok büyük bir kesimi tarafından da sevilerek tüketiliyor. İçeriğindeki demir ve diğer mineraller bakımından, yerine başka bir ürünü ikame etmek mümkün değil. Sağlıklı bir nesil hedefleniyorsa, özellikle çocuklar ve gençlerin düzenli ve yeterli miktarda kırmızı et tüketmeleri gerekir.

Spekülatörlerin 2010 yılında, tekelleşmek için ülkedeki mevcut kasaplık hayvanları toplama ve piyasayı “yoka düşürme” çabası karşısında, hükümet taze kırmızı et ithalatına izin vermiş ve o dönemde kilosu 25-26 TL.’ye kadar çıkan kemikli sığır etinin fiyatı bir anda 12 TL. mertebesine gerilemiş, hem yiyecek-içecek işletmeleri ile et ürünleri üreticileri, hem de vatandaş biraz olsun rahatlamıştı. Ancak bu uygulamadan çiftçi büyük zarar gördü.

İthalatın çözüm olmadığını, o tarihlerde bu sütunlarda yazmıştık. Çünkü yukarıda bahsettiğimiz gibi, sağlıklı bir toplum yetiştirmek isteniyorsa, kırmızı et, yerine hiçbir şeyin konulamayacağı,stratejik bir üründür. Pandemi döneminde ve Ukrayna-Rusya Savaşı’nın ilk aylarında, uluslararası tedarik zincirinin nasıl aksadığına, fiyatların nasıl patladığını, insanların markette bir paket makarna için kavga ettiklerine yaşayarak ve televizyonlardan izleyerek şahit olduk.

Ülkenin ihtiyacı olan gıda maddelerini, ülke sınırları içinde ve yeterli miktarda üretemediğimiz takdirde,fiyatlar birden fırlıyor ve ekonomi alt-üst oluyor. Daha da tehlikelisi, aç kalmak. Biz daha bu aşamaya gelmedik ama bu eşiğe gelindiğinde, iş sadece ekonomiyle kalmaz, gıdaya elde etmek için insanlar birbirini kırar.

Gıdanın temel kaynağı, tarım ve hayvancılık… Toprak ve besi hayvanıyla uğraşmak oldukça zahmetli bir iştir. Kimsenin bedenen çalışıp-yorulmak, hayvan dışkısı kokmak istemediği,  dijital ve modern zamanları yaşadığımız günümüzde; verimi arttırıp, fiyatları düşürmenin bir tek yolu var. O da, bu zor işleri yapanların iyi para kazanması…

Aylar boyunca gece-gündüz, güneş-yağmur-kar, soğuk-sıcak demeden ve sürekli olarak tarlaya, bahçeye, koyun, keçi, sığıra hizmet edip de, istediği miktarda mahsul veya mahsulün karşılığında para elde edilmediği takdirde; kim eker, kim diker, kim bakar, kim köyde kalır?

Temcit pilavı gibi kırmızı etin, patatesin, soğanın, ayçiçekyağının, buğdayın, bakliyatın piyasada sürekli yoka düşmesi, et-süt ve diğer tarım ürünlerinin fiyatlarının fahiş artmasına rağmen, çiftçi ve köylünün emeğinin karşılığını alamaması, mazota, gübreye, samana, elektriğe para yetiştirememesi anlaşılabilir şey değil.

Ülkenin nüfusu belli, tüketeceği gıda belli, ülkenin ekilebilir-dikilebilir arazileri belli… Bu kadar bakanlık, il-ilçe müdürlükleri var, üniversiteler var, hazine var, kooperatifler var… Ama potansiyel ve ihtiyacı öngörüp, hesaplama-planlama yapılamıyor. Tarımsal üretimin önündeki kronikleşen sorunlar genel hatlarıyla böyle. Bunun haricinde ürünlerin tarladan sofraya kadar gelişlerindeki fireleri azaltıp, kalite ve verimliliğin arttırılması için de, ambalajlama standartları ve soğuk zincir oluşturulması da, diğer bir konu başlığı…

Kesintisiz, 20 yılın üzerinde hükümet etmiş bir iktidarın, hep aynı golleri yiyip,vatandaşını ve tüccarını fiyatlar altında ezdirmesi, ihtiyacı olan adil gıdayla buluşturamaması ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husus….

Bu dönem, ilginç şeyler yaşanıyor. Geçenlerde bir meslektaşımla fiyatlar konusunda konuşuyordum. Arkadaşım, müşterisine verdiği yemeğe % 20 zam yapmış. Müşterisi ise “et fiyatlarındaki artışın farkındayız, dolayısıyla bu dönemki fiyat artış talebinizi % 20 değil, % 35 olarak kabul ediyoruz” geribildirimde bulunmuş.

Uzun soluklu, güvenilirve kaliteli hizmet almak isteyen bir işletmenin, doğru yaklaşımı böyle olmalıdır. Hizmet aldığınız işletmenin ayakta kalabilmesi için doğru fiyatla satınalma yapmanız gerekir. Aksi takdirde, kapı-kapı yemekçi gezersiniz.

Yılbaşından bu zamana kadar kımızı ete gelen zam oranı % 65’in biraz üzerinde…. Bu maliyetlere kimsenin katlanabilmesi mümkün değil. Bu maliyet artışlarına rağmen, bir gıda işletmesi fiyatlarını doğru oranda attırmıyorsa; ya hesap bilmiyordur, ya da……

Loading

Engin Güner
Latest posts by Engin Güner (see all)
Paylaş :

Comment here